Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

Genelde ikindi vakti, odanın bir kesimine düşen güneş ışığında, kıpır kıpır parlak hareketli toz zerreciklerine denk gelirim ara sıra.. Nefesimi tutarım fark etmeden. Bazen; konfeti gibi giyinip süslenmiş, salınan toz taneciklerini ürkütür, kaçırır, bilmeden soluk alış verişimle dağıtırım da bu yavaş çekime alınmış büyülü anın içinden çıkarım diye korku duyarım içten içe. Bazen de o tozları yutarsam hasta olacakmışım, birden nefesim daralacakmış gibi düşünür, bunalırım. Toz aynı, zerresi aynı, güneş aynı güneş, ev aynı ev lakin ben aynı ben değilim. Sürekli devinim halimdeyim, hislerimi şöyle bi psikiyatriste uzun yollu anlatsam korkarım bipolar bozukluk teşhisini yapıştırır alnımın ortasına çekinmeden. Lakin ben buyum, bu benim, beni ben yapan - sebepsiz değil- sezgisel, duygusal geçişlerim. Beni böyle, bu halimle kabullenemeyen herkesi açık pencereden çıkıp gidiveren toz zerreciğiymişçesine kayıtsız telaşsız izliyorum. Tüm bu tanecikler hayata renk katan güzel bi ayrıntı benim için, lakin elzem de değil hani. Diyeceğim o ki, hayatında bi toz zerresince yer bulduğumuz bir kimseyi karakteriyle yargılamak hakkımız da değil, haddimiz de...
·
5 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.