Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

330 syf.
10/10 puan verdi
“Ey benim şahım,hayatımı bağışladın ama karşılığında hikayelerimi çaldın benden.Oysa ben sadece hikayelerde yaşayabilirdim.Şimdi onlar tükendi ve benim hikayem de sona erdi.” “Şehrazad’ın Ölümü”adlı eserden alıntılanan bu sözlerle başlayan kitap,aslında 324 sayfa boyunca okuyup anlamaya çalıştığım bu trajik ve gizemli olaylar bütününü 3 cümleye muhteşem şekilde sığdırarak daha ilk sayfada her şeyi özetlemiş.Kitabın birinci sayfasında Ahmet’in uyandığında izlediği mor tavşanlar ile kitabın yirmi altıncı bölümünde Mehmet’in gördüğünü iddia ettiği mor tavşanlar maalesef benim anlamakta direndiğim bu hikayenin ilk ipucu oldu.Arzu’nun cinayete kurban gittiğini evindeki yardımcının telefonla bildirmesi üzerine ne hissetmesi,ne yapması gerektiğini bilmeyen;kitapların işlediği temaya göre ayrı odalarının olduğu evinde cinayet odasına giderek cinayet temalı bir kitap okumak istemiş ve cinayet romanlarına dair yaptığı eleştiri de bende bir farkındalık yaratmıştır.”Çünkü bu kitaplarda her cinayetin bir sebebi vardı.Ya aşk,ya kıskançlık,ya soygun,ya rekabet…Suç motifini bilmeden okuyacağım kitapların pek faydası olmazdı bana.Kitapların hepsi kurbanı değil,katili anlatıyordu.Daha doğrusu kurbanı öldürülme anından önce anlatıyor,sonra katile ya da kimin yaptığını bulmaya çalışan insanlara yoğunlaşıyordu.Bense sadece kurbanı biliyordum” Evine gelen gazeteci kızın adı kitabın sonundaki mahkeme kararından öğrenmemiz ve bu kıza olay boyunca bir isim vermeyişi,onu kadınlığın anonim bir sembolü olarak algıladığının göstergesidir.Öte yandan kitabın başlarında çok da önem vermediğimiz yardımcı kadın Hatice’nin oğlu Muharrem karakteri kitabın sonunda bütün sadeliği ve önemi ile karşımızda durmaktadır.Ara rollerde bulan bakkal ve Hatice’nin evin ısınması,mutfağa giren yiyecekler gibi konulardan kendini sorumlu tutup çalışmayan ve devamlı kahvede takılan kocası gibi karakterler ise romanın yerel hatta yöresel durmasına dair sağlam donanıma sahip.Arzu’nun kocası Ali ile ilişkisi ve devam etmekte olan açık ilişkileri modernize olup sonrasında anlamını yitirmiş yaş farkı büyükçe olan bireylerin evliliğin konusunda üstü kapalı bir eleştiri niteliğinde.Aynı zamanda cinayetten sonra Ali’nin,ilk kez Ahmet’in evine gelmesi,Arzu’nun oturduğu koltuğu kahve içtiği fincanı sorması,İstanbul’a gittiğinde yaşadığı mini ilişkilerdeki isimleri merak etmesi ve nefret içermeden aynı kadını öpmüş aynı kadına sarılmış olmanın bu döngüde onları yakınlaştırdığını düşünmesi,tüm bunları”kıskanmayı bile unutmak”adını verdiği aşkın en üst seviyesinin birer doğurgusu olduğunu savunması da yine bizleri hayrete düşeren bir aşk senaryosunu canlandırmaktadır.Tıpkı bir üst hikayede doğaüstü güzellikteki Olga’ya hem Mehmet’in,hem de aralarındaki yabancı dil iletişimsizliğinden kaynaklı sorunu çözmeye yardımcı olan ve nerdeyse tüm birlikte oldukları vakitlerde üç kişilik bir ilişki görünümü vererek yanlarında duran asistanı Ludmilla’nın aşık olması gibi. Bu kadar sürüklenip gideceğimi tahmin etmemiştim.Herkese iyi okumalar
Kardeşimin Hikayesi
Kardeşimin HikayesiZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 2019105,6bin okunma
·
12 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.