Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

127 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
·
9 günde okudu
Bu kitap bana çok rahatsız olduğum düşünceleri hatırlattı. Sosyal medyada hepimizin çokça gördüğü yorumlar vardır: "feminist kadınla evlenilmez" "feministler erkek düşmanıdır" gibi. Ne kadar üzücü ve yanlış yorumlar bunlar! Sanırım insanlar feminizm akımının çıktığı dönemi unutuyorlar ya da bilmiyolar bile. Kadının yegâne görevinin ev işleri, çocuk yapmak, çocuklara bakmak, süslenmek olduğu düşünülen; kadınların ilgi alanlarının moda, giyim, dans vb. alanlarla sınırlandırıldığı bir dönemden bahsediyoruz. Kadınların özel izin olmadan kütüphanelere gidemediği, çoğunlukla okutulmadığı, kendi parasının kocasının parası sayıldığı, kendisine biçilen rolün dışına çıkan kadınların toplum tarafından dışlanıp deli yaftası yediği dönemler. "En iyi kadın en kötü erkekten ussal açıdan zayıftır" "Artık çocuk istenmeyecek duruma gelinince, kadınlar tümüyle gerekli olmaktan çıkar" "Kadınların varlığının özü erkeklerin bakımı altında olmaları ve onlara hizmet etmeleridir" gibi düşüncelerin hakim olduğu dönemler. Feminizm hareketi olmasaydı erkekler açısından hava hoş olurdu muhtemelen, her alandaki saltanatları devam ederdi. Ancak aklınıza gelebilecek her türlü alan; edebiyat, resim, müzik, bilim ne kadar kısır olurdu bir düşünsenize. Tüm yapıtlar bir erkeğin bakış açısından üretilmiş olurdu. Tam tersi olsaydı da yine durum değişmezdi. Tüm eserler bir kadının bakış açısından oluşturulmuş olsaydı da elimizde çeşitlilik yaratma imkanı varken bunu kullanmamış olurduk. Ki en başından beri kadınlar her türlü sanat ve bilim dalından uzaktılar. Henüz 200-300 yıldır kadınlar her alana girdiler. Ondan öncesinde tüm alanlara erkekler hakimdi. Kadının dünyası bir evin içinden ibaretti, kendi bile istemiyordu daha fazlasını, çünkü daha iyisini isteyecek bir vizyon edinememişti ki. İşte Virginia Woolf bu eserinde tüm bunlardan ve kadının kurmaca yazın içindeki yerinden bahsediyor. Jane Austen'in yazmak için kendisine ait bir odasının dahi bulunmadığını, günümüzde klasiklerden sayılan Emma isimli eserini ve tüm yazılarını, evde herkesin kullandığı ortak bir salonda kaleme aldığını öğreniyoruz. Jane Austen'in çağdaşı diğer kadın yazarların durumu da onunkinden farklı değil. Virginia Woolf Kendine Ait Bir Oda'da, tüm kadınların kendilerine ait bir odalarının olmasının ve para kazanmalarının neden gerektiğini anlatırken, bir yandan da 19. yüzyıldaki kadın yazarlara değinerek bize kısa bir kadınların kurmaca yazına girmesinin tarihini anlatıyor. Tekrar tekrar okunacak bir kitap, herkese tavsiye ediyorum. Günümüzde kadınlar hukuki bakımdan birçok hak elde ederek erkeklerle eşit duruma geldi. Ama sosyal açıdan baktığımızda, insanların zihniyeti değişti mi? Maalesef hayır. Hala bazı insanlarda "kadın başına ... yapılır mı?" "Kadın dizini kırıp evinde oturacak" gibi anlayışlar devam ediyor ve kadınlar hala kendilerini kanıtlamak zorunda hissediyorlar. İşte bu yüzden kitapta yer yer günümüzde hala devam eden anlayışlara rastlayabilirsiniz.
Kendine Ait Bir Oda
Kendine Ait Bir OdaVirginia Woolf · İletişim Kitabevi · 202138bin okunma
·
7 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.