Devrimci Sol’a göre yapılması gereken şuydu:
“saldırıyı bekle ve kendini savun” değil, saldırıyı önlemek ve planlannı bozmak için faşist mevzilere ve odaklara saldırmalıdır. Bu “saldırı" görüşünün ürünü eylemlerin en ünlüleri ve en çok tartışılanları, 27 Mayıs 1980’de MHP Genel Başkan Yardımcılarından Gün Sazak Ankara Kavaklıdere’de, 12 Mart darbesinin başbakanı Nihat Erim’in de 19 Temmuz 1980’de İstanbul Dragos’ta öldürülmesiydi. Her iki suikast, büyük sansasyon yarattı ve sol grupların çoğu tarafından, egemen sınıflara yara yan, baskılara ve ülkücü saldınlara zemin hazırlayan “yanlış”, “provokatif’ eylemler olarak eleştirildi. Pek çok yorumcu, sonraki yıllarda da bu eylem leri hep 12 Eylül darbesini hazırlayan suikastlar arasında saydı. Ama Devrimci Sol’a göre örneğin Gün Sazak eylemi, faşist güçlerde moral bozukluğu yaratmış, MHP’nin “barışçıl” maskesini düşürmüş, “katliam planlarını bozmuş”tu. “Faşist hareket” beklemediği bir “darbe” almış, hazırlıksız saldırıya geçmişti.