Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
10/10 puan verdi
·
3 günde okudu
Corona virüs yetmedi bir de veba virüsünü görelim diyorsanız işte karşınızda Jack London’un “Kızıl Veba”sı! Oldukça kısa ve öz yazılmış eserde inanılmaz bir gelecek senaryosu bulunuyor.Yazarın perspektifine hayran olmamak mümkün değil.Kitabın adından da anlaşıldığı üzere yazarımız bize kızıl veba adı verilen bir virüsün dünyayı kasıp kavurduğu bir distopya öyküsü anlatıyor.Kızıl veba vücuda girdiği anda insanın uzuvlarını kaskatı kesen, yüzünde kızıl lekeler oluşturan,en sonda kalbe inerek on beş dakika içinde kişiyi öldüren bir hastalık.Bu hastalık o kadar hızlı yayılıyor ki insanlar yok olmaya, sokaklar cesetlerden geçilmemeye başlıyor.Yazar kitabında salgının başlangıç tarihini 2013 olarak veriyor.Olanları salgından sağ kurtulan az sayıda insandan biri olan Profesör Smith’in ağzından dinliyoruz.Smith salgından 60 yıl sonra-yani 2070’lerde- bunları torunlarına anlatıyor.Smith torunlarına bu korkunç salgından sonra binlerce yıldır insan emeği ile oluşturmuş koca medeniyetin yok olduğunu, insanların eski ilkel yaşamlarına döndüklerini anlatıyor.Torunları Smith’in kullandığı çoğu kelimeyi anlamıyor çünkü artık avcılık toplayıcılık zamanlarında yaşayan ilkel insanlar haline gelmişler.Dilleri basit kelimelerden ibaret, hayvan derisinden kıyafetler giyiyorlar ve avlanarak yiyecek temin ediyorlar.Kitapta salgın zamanı anlatılırken söylenenler bugün yaşadığımız Corona virüs süreciyle o kadar benzeşiyor ki 1910 yılında yazılmış bir kitabın nasıl olup da bugünü bu kadar iyi görebileceğine şaşırmadan edemiyorsunuz.İnsanların evde kalmak zorunda kalması,birçok ülkenin yaptığı yayın sansürleri nedeniyle salgının geç öğrenilmesi,insanların yalnız telefon yoluyla haberleşmesi, hatta yazarın evde karantinada kaldığında ilk kez yemek pişirdiğini söylemesi yazarın bugün yaşadıklarımız konusunda ne kadar ilerigörüşlü olabildiğini gösteriyor.Dede Smith torunlarına eski medeni dünyayı anlatırken zenginlerin yemeklerini üreten ve onlara getiren köleler olduğunu söylemesi, her şeyin yöneten kesime ait olduğunu ifade etmesi koyu bir sosyalist olan Jack London’un Smith karekteri üzerinden ilettiği kendi düşünceleridir aslında. Ben kitabı İthaki Yayınlarından okudum ve kitapta 80 sayfalık” Kızıl Veba “hikayesinin yanı sıra 20 sayfalık “Görülmemiş İstila “adlı bir öykü daha vardı.Sanırım kitabın yeni basımlarında bu bölüm yokmuş.Ancak merak edenler için bu bölümde de virüs yoluyla gerçekleştirilen bir biyolojik savaşın anlatıldığını söyleyebilirim.Yazar yine kendi yaşadığı dönemden ileri bir tarih için öyküsünü yazmış.Artan Çin nüfusu dünyayı tehdit etmeye başlıyor ve dünya, askeri yollarla Çin’i alt edemeyince uçaklardan attıkları virüs dolu tüplerle ülkede hastalık yayarak Çin’i tarihten silmeyi başarıyorlar. Jack London’un hayatını araştırdığımda virüs gibi konularda hiçbir bilgisinin ve araştırmasının olmadığını gördüm.Ancak müthiş bir hayal gücü olduğunu söyleyebilirim.Sanırım bütün distopyalar tek tek gerçekleşiyorlar.Ancak savaşlardan, salgınlardan,afet ve felaketlerden bıkmış insanlığın artık güzel ütopyalara ihtiyacı var.
Kızıl Veba
Kızıl VebaJack London · İthaki Yayınları · 202032,2bin okunma
·
9 görüntüleme
İlayda Erol okurunun profil resmi
Harika bir inceleme...
Hediye Özçetin okurunun profil resmi
Çok teşekkür ederim.🥰
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.