Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

266 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
*Yazıda kitabın içeriğine değiniyorum.*
Ütopya mı distopya mı? Kitapla ilgili bu soruyu büyük ihtimal çokça duymuşsunuzdur. Aslında herkesin bakış açısına göre değişiyor bu durum. Ancak bu kitabı distopik kabul edenler de kabul etmelidir ki vahşi ve katı bir düzen yoktu. En çok kıyaslandığı 1984'e göre çok daha yumuşatılmış ve belki de kabul edilebilir bir düzen vardı. Suçun ve acıların olmadığı bir evreni istenmeyen bir evren olarak görmemizin sebebi nedir peki? Toplumun en alt kesimi bile halinden memnunken, halinden memnun olması için hipnoz edilmişken neden okuyucuların çoğu bu evrenden rahatsızlık duyuyor? Sanat eserleri, düşünürler, soneler, şiirler bunlardan haberimiz olmasaydı, bize çağrıştırdıkları duygulara çok yabancı olsaydık ne olurdu? Tanrıyı düşünmek hiç aklımıza bile gelmeseydi, sorgulamak yerine olduğu gibi kabul etseydik ya her şeyi? Toplumun seks üzerine tabusu olmasaydı, baskılamadan rahatça yaşayabilseydik cinselliği? Son yıllarda çok popüler olan bir şeyden bahsetmek istiyorum size izninizle. "Kendini nasıl iyi hissediyorsan onu yap"cılar türedi her yerde. Belki ben de onlardan biriyim. Tanrının var olup olmadığını düşünmek seni rahatsız mı ediyor, o zaman agnostik ol. Bu aralar kendini çok mu kötü hissediyorsun o zaman şu ilacı bir dene. Bahsettiğim şey acılarını ve duygularını kontrol etmekte büyük sıkıntı çeken insanlar için değil fakat neden üzgün olmamıza izin verilmiyor. Kitabın deyişiyle neden "mutsuz olma hakkı"mız elimizden alınıyor. Sağlıklı bir insanın her duyguyu yaşayacak aklı ve yüreği yok mudur? Varlıktan ibaret olan insanın kaderi doğmak, belirli bir yaşa gelip, ölmektir. Eninde sonunda sonuç bu olmayacak mı dediğinizi duyar gibiyim. Fakat sonuç her şey midir? Öldüğünüz ana kadar geçirdiğiniz sürecin hiçbir önemi yok mudur? Amacı olmayan insanın yaşaması ne anlam ifade eder? Edebiyat ve bilimkurguyu mükemmel şekilde birleştiren bu kitapta embriyo şartlanmasına da bir hayli değiniliyor. Şartlanmalar sonucu insanlar kendilerine çizilen kaderi yaşamaya mahkum oluyorlar. İnsanlar tüketime, salt mutluluğa, özgür sekse şartlanıyor. Fakat insanın varoluş amaçlarından birisi araştırıp, sorgulamak değil midir? Özgür irade olmadıktan sonra bütün bunlarda anlam bulabilir miyiz? Tepeden gelen bu değer yargılarıyla insan ne kadar insan? Bireyler kendi şartlanmalarını, kendi ahlaki değerlerini de kendileri belirlemezse hiçlikten ne farkları kalır?
Cesur Yeni Dünya
Cesur Yeni DünyaAldous Huxley · İthaki Yayınları · 202160,5bin okunma
·
11 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.