Fakat insanoğlu, kendini bilmekten ziyade kendini unutmaya mütemayildir. Şuuru ortadan kaldırmak için neler icat olunmamıştır! Bizi her an başka bir iklime götüren hayat da kendimizi bilmemize mâni olur. Hâlin ıstırap verici olması, gözleri istikbale çevirir. Yaralı bir yüzün manzarasına kim tahammül edebilir? Ya insanın kendinden memnun olmayışı, benliğini saran çakıl ve dikenin verdiği azaptan nefret; o zaman unutmak bir teselli olur. Bütün ümitler ve hayaller, bir kurtuluş arzusunun ifadesidir. Çöllerde doğan dinler, insanlara yeşil cennetler vadediyordu.