Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

192 syf.
·
Puan vermedi
·
9 günde okudu
FELSEFE VE İLAHİYAT FAKÜLTELERİNDE DERS KİTABI YAPIN !
Sevgili kavramı "sevgi "den türemiştir. Sevgi de sevi eyleminden. Eğer sevgiye sevgiliden daha çok önem verirseniz, özünüzde bulunan sevgi potansiyelini fark edecek ve her hangi bir nesne ya da kişiye bağlanmadan mutluluk duyabileceksiniz. .   Kitabın içeriğinden çok önsöz sayfası ayırdıkları için ve haliyle ben de önsöz, dipnot,son söz arka kapak yazısı.. vs. kısaca kitapta okunmadık bir yer bırakmama hastalığına sahip olunca biraz beklediğim süreden uzun sürdü.       Fakat şu kadarını söyleyebilirim ki kitap çok iyi. Yani beklentimin bir tık üstünde geldi bana.     Bittiğine üzüldüm mü sevindim mi bilemedim ama şunu biliyorum ki Tolstoy'la iki kafadar olabilirmişiz;  yaşasaymış üstad benle aynı devirde. Hayat felsefesi çok iyi bir Rus düşünür-yazar. Ruh özümlemesi ve tasvirinde eline su dökecek sayılı  ekserisi vardır.   Zaten böyle yetenekli sanat ve felsefe adamları devrin çıkardığı bir piyango gibidir. Tepede baskıcı ve zulüm Rusya'sı. Açlık,sefalet,soğuk, insanları militarizme iten hayat şartları. O devirde bırakın yazmayı ve eleştiri yapmayı karaya siyah dediniz diye hapsi boyladıkları zamanlar... Tolstoy yaşarken bizden biriydi, ölünce Tolstoy oldu zaten. :) Bütün büyük adamlar böyledir. Bizde,Türkiye'de nasılsa tüm dünya ülkeleri için geçerli  bu durum. Yaşarken kıymeti bilinmez. Hapislerde misafir edilir. Ölünce kitapları okunur. Kahraman ilan edilir vesayre. • Şimdi gel gelelim kitabın özetine: Bunu anlatırken yazarın diliyle ya da ne yazdığı ile değil de benim ne anladığım şeklinde yazayım ki incelemenin bir amacı olsun. Zaten yazarın ne yazdığını merak eden alır kitabı okur ama benim anladığım ve yazarın bende çağrıştırdığı kadarıyla ; - Din bilimin yenemediği ve yetemediği sorunlara karşı geliştirilen bir aristokrasidir. - Din sevgiyi ve birleştiriciliği emreder. Adı ne olursa olsun ister Hıristiyanlık, ister Musevilik, ister Semahi dinler, ister felsefi dinler, ister Budizm,ister Taoizm, hepsinin tek bir amaca hizmet düşüncesi var : İnsanları ayırmadan sevmek.  Hıristiyanlığın da ilk emri ona keza "SEV!"  halbuki. Ama malesef bu durum böyle gelişmedi. Bu da, çatıştıklarında devletin kanunlarının da üstünde yer alan dinî emirlere riayet zaruretidir. Askerliği, diğer bir ifadeyle başkalarının emriyle öldürmeye hazır olmayı öngören devlet kanunu, her zaman için komşusunu sevmeye dayanan her türlü dinî-ahlâkî kanunlara ters düşemez. Bu sadece Hıristiyanlıkta değil, bütün dinlerde, îslâmiyette, Budizmde, Brahmanizmde, Konfiçyüsçülükte aynıdır. (kitaptan alıntı) "Hıristiyan vahyi, insanların eşitliğini açıklayan akideydi; yani Allah Baha’dır ve bütün insanlar da kardeşlerdir. Bu, medenileşmiş dünyayı yutan korkunç zorbalığı canevinden vurdu; kölelerin zincirlerini parça parça etti ve kitlelerin, sözde çalışan sınıfların sırtından bir avuç kişiyi zevkü sefa içinde yaşatan büyük adaletsizliği yok etti. İşte bu yüzdendir ki, Hıristiyanlar ezildi ve bundandır ki, bastırılamadıkları ortaya çıkınca, ayrıcalıklı similar onu benimsedi ve saptırdı. Böylece, o ilk asırların hakikî Hıristiyanlığı olmaktan çıkıp önemli ölçüde ayrıcalıklı sınıfların âleti haline geldi.”   {Henry George} Öğreti sadece bir ilâha haricî tapınma biçimiyle benimsendi ve bu biçim putperestliğin yerine geçerken hayat yine putperestlik yolunda akmaya devam etti. Fakat bu tahrif edilmiş öğreti ayrıştırılmayacak şekilde înciller'le bağlıydı ve bütün gayretlerine rağmen sahte Hıristiyanlığın papazları, onlar istemese de kendisini yavaş yavaş insanlara bildiren ve onların vicdanlarına giren öğretinin özünü insanlardan saklayamadı. (kitaptan alıntı) Tolstoy onlara kızıyor ve diyor ki : Dinine sıkı sıkıya bağlı bir putperest sizin hıristiyanlığınızdan daha yeğdir. Kilise ilk okumayı düşünmeyi yasak etti. Doğru din bu dedi. Sonra koptu kızıl kıyamet. Bir yandan faşist Nazi hırıstiyanlığı bir yandan Marksist-Sosyalist düşünceler sarmış ortalığı. Ama kimse de çıkıp dememiş ki bir dinin yanlış yöne saptırılması bu dinin gerçekten de böyle olduğu anlamına gelmez. Rus Ortodoksları böyle yaptı falanın katoliği böyle yaptı diye bu din böyle mi olacak? "Kilise'nin Hıristiyanlığı bozması, bizi İlâhî melekûtu gerçekleştirmeken uzaklaştırdı; fakat Hıristiyanlığın hakikati, kuru odunun üstündeki ateş gibi dış katmanını yaktı ve ortaya çıkıverdi. Hıristiyanlığın anlam ve önemini herkes görebiliyor, ve onun etkisi kendisini perdeleyen aldatmacadan daha kuvvetli." Sanmayın ki, Kilise Hıristiyanlığı eksik, tek taraflı, şeklî bir Hıristiyanlık görüşüydü ve öyle veya böyle Hıristiyanlıktı. Böyle sanmayın; zira, Kilise Hıristiyanlığı hakikî Hıristiyanlığın düşmanıdır ve hakikî Hıristiyanlıkla ilişkisi sayesinde ayakta durmaktadır. Ya kendi kendisini yıkacak veya yeni suçlar işlemeye devam edecektir. Gerçek şu ki, Hıristiyan öğretisi doğduğu zamandaki gerçek anlamıyla değil, sırf haricî, saptırılmış biçimiyle benimsendi. Dünyanın mevcut düzenini bütünüyle yıkan bir akide, doğuşu vaktinde değil, ancak haricî ve tahrif edilmiş biçimiyle benimsenebildi."(kitaptan alıntı) İşçi sınıfını ayaklandırmayla  DİN YOK MİLLET YOK  ! dedirterek bütün sorun bitti mi ? HAYIR ! Çünkü O SOSYALİST HAREKÂTIN yaptığı da aynı, o FAŞİSTLERDEN FARKI YOK ! Çünkü yöntemleri aynı: ORTALIĞI AYAĞA KALDIRMAK , ŞİDDET ŞİDDET, ŞİDDET!!!!! Halbuki biz Hıristiyanlığın yanlış saptırılması hususunda en çok yara aldığımız noktanın sevgisizlik ve şiddet olduğunu söylüyoruz diyor Tolstoy kendi dilince.. Siz Proleter zihniyetli insanlar şimdi o dilediğininiz sevgiyi ve şiddetsiz ayrımcılık olmaksız bir hak hukuku ve yaşamayı yine şiddetle isterseniz onlardan ne farkınız kalır? Aynı gayrıinsanî zalimlikle, devrimci liderler hükümetin ölümünü, devrimci işçiler ve köylüler de kapitalistlerin ve toprak sahiplerinin ölümünü talep ve arzu ediyorlar. (Kitaptan alıntı) Gerekli olan tek şey, kötülüğe karşı şiddete başvurarak direnmeyi yasaklayan Hz. İsa'nın öğretisini hatırlamaktır: İşçi sınıflarına nisbeten ayrıcalıklı yüksek tabakadan insanlar, mümin olsunlar olmasınlar, kötülüğe şiddete başvurmadan direnmenin mümkün olduğu fikri sanki ciddi fikirli insanların ağızlarına almayacakları kadar anlamsızmış gibi, böyle bir ifade karşısında istihzayla gülümsüyorlar. (kitaptan alıntı) Ve bugün bu süreç öyle bir noktaya ulaştı ki, daha öncesinde sağlam dinî duygulara sahip bir avuç kişi tarafından kabul edilen Hıristiyanlığın hakikati, Sosyalistlerin doktrinleri sayesinde en basit insanlara bile bazı yönleriyle ulaştırılabildi; ama yine de hayat her adımda en kaba ve bariz biçimde bu hakikate zıt düşmektedir.(kitaptan alıntı) Bir yanlış bir yanlışla açıklanamaz. #96318495 #95897005 #96500408 Kant da bu meseleye şöyle bakar mesela #94381347 . İkinci olarak da dine bakış açısı şu şekilde Tolstoy'un : Biraz Türk mantığından yola çıkalım... Misal deprem olduğu zaman ne diye çığlık atıyoruz? - Allah ! Allah ! Uçakla seyahat ederken türbülansa girdik ne çekiyoruz? - Eşhedü. :)) Emin olun ben Ateistim diyen kişi bile yapıyordur bunu. Hah işte şimdi  anlatacaklarımı iyi dinleyin. :)) Tolstoy anladığım kadarıyla bu inanç meselesine şu şekilde bakıyor: 1- Ölüm. 2- Ölümden sonra ne olacağımız ? Ölüm kavramı kişiden kişiye değişir belki ama biyolojik ölümün kavramı belli. Peki Ruhlar da ölür mü eş zamanlı? Ya da ölümden sonra bir mahşer ya da ahiret kavramı var mı? Bu tarz sorulara yanıt arıyor  din ve felsefe arasında gidiş geliş yaparak Tolstoy bu kitabında. Ölümün bireyler üzerindeki tezahürüdür dersek yanılmayız din kavramına.  Tolstoy da öyle demeye getirmiş. "Bizi hakikî inanca çeken şey, mümine vaadedilen saadet değil, bütün musibetlerden ve ölümlerden kurtuluşun yegâne vesilesi olarak tezahür eden birşeydir."(kitaptan alıntı) . Şu alıntıyı  da bağlantılı bulduğum için bırakayım şuraya #85773084 Kısacası kitabı çok beğendim alın okuyun. ..
Din Nedir
Din NedirLev Tolstoy · Ema Kitap · 20161,645 okunma
·
48 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.