Delicesine akan iki ayrı ırmağın birleştiği yerden usulca akan yeni ve büyük bir ırmak hayal edebilir misiniz? Zor değil mi? Hatta çok mümkün de değil gibi. Ama bana bu kitabı bir kaç cümleyle anlat deseler böyle ifade ederdim. Bir anlatıcının ağzından renksiz fotoğraf karelerine can vererek kurgulanan hikayeler okuru o fotoğraf karesine öyle bir çekiyor ki. En ufak ayrıntıya bile dikkat eden, zamanın, dönemin, coğrafyanın hakkını veren ağdasız, duru, temiz ve akıcı anlatımıyla sürüklüyor sizi. Oysa o kadar zor ki farklı coğrafyalarda farklı zamanlarda, farklı hikayelerin kahramanlarını tek bir romanın içinde yaşatmak, hayatta tutmak. Bekiroğlu'nun Trabzon'un taşına- toprağına, tarihine -insanına ne denli hakim olduğunu başka eserlerinden de biliyoruz. Ancak İran coğrafyası ve Batum- Tiflis- Bakü hattı boyunca yazdıkları ve yansıttıkları tamamen kaynak ve gözlem başarısıyka alakalı ki hayran kalmamak mümkün değil.Öyle ki bir seyahatnameyi aratmıyor. Bir tarafta Balkan harbi, bir tarafta Trabzon'un Ruslar tarafından işgali. Ülkenin kara yazgısından düşen kara gölge göç ve sürgün. Öte yanda Taht-ı Süleyman'ın arka bahçesinde huzurlu yaşama bomba gibi düşen bir aşk. Her ikisi için ayrı bir roman yazılabilir. Derken aklıma geliyor bir de Çarlık Rusya'sından, Menşevik ve oradan da Bolşevikliğe evrilen Rusya var ki bütün bu bağlantıları kurgulamak hatırı sayılır bir övgüyü hak ediyor. Altını çize çize okuduğum kitap içinde özellikle çerçeve içine aldığım bölümler var ki spoiler kaygısıyla giremiyorum. Kitap bitip arka kapağı kapattığınızda ciddi bir tarihve coğrafya bilgisine sahip olacağınız da, farklı coğrafya ve kültürlerin gelenek, görenek, inanç ve değerlerine dair ciddi bir birikim sahibi olacağınız da aklınızın bir köşesinde olsun. Dediğim gibi söylenecek çok şey var ama siz asıl söylemediklerime kulak verin....

Nar AğacıNazan Bekiroğlu · Timaş Yayınları · 202127,3bin okunma

·

13 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.

Gönderi

ayhan özköroğlu