Avrupalılar fermanın Müslümanlar ve gayrimüslimler arasında eşitlik ilan ettiğini zannettiler, birçok bilim adamı da bu zannı tekrarladı. Halbuki fermanda, Osmanlı uyrukları arasındaki "Müslümanların ve diğer dini cemaat mensuplarının" (ehl-i islam ve milel-i saire) ayrım yapılmaksızın padişah tarafından bağışlanan bu haklardan faydalanacağı söylenmekteydi. Devletin kanunları ve politikaları Müslümanlara ve gayrimüslimlere eşit olarak uygulanabilirdi; zaten şeriatın kendisi padişahı bütün uyruklarının güvenliğini sağlamakla yükümlü kılıyordu. Buna karşılık, şeriate göre, inananlarla inanmayanlar eşit olamazlardı; herhangi bir dini hukuk sistemi altında bu mümkün olamazdı.