Her şey insanın kim olduğu ve neyi niçin yaptığının bilinmesinin çabasıyla başlıyor. Bazı davranışların sebebi nedir? Duygu nedir? Düşünce nedir? Neden rüya görürsün, neden üzülürsün… Vesaire İnsanlar, binyıllardır envai çeşit buluş, icat, keşif yaptı. Ay’a çıktı, kainata merak saldı, maddeyi inceledi. Hepsi üzerine de bir kuram, fikir ortaya koydu. Koymaya da devam ediyor. Ama ya kendisi? Kendisi hakkında hiçbir fikri yok. Atomu tanıyorsun ama kendini tanımıyorsun. İnsanın ne olduğu üzerinde mutabıkız ama kim olduğunun cevabını vermek kişiye düşüyor. Kimse sana kim olduğunu, duygu ve düşüncelerinin anlamını söyleyemiyor, senin arayıp bulman gerekiyor. Kendi cevapların olmalı. Kendine dair kendi cevapların olmalı diyorum. Peki nasıl bulacaksın kendini? “Ben dediğin şey nedir” Önce buna cevap vermen gerekiyor. Senin, “ben” dediğin, buz dağının görünen kısmıdır ki öncelikle bunu anlamalısın. Senin kendi hakkında farkında oldukların hiçbir şeydir. Kendini tanımıyorsun. Bazen, bazı konularda duygusallaşıyorsun ya hani. Engel olamıyorsun? Çünkü duygularına otoriten yok! Peki ya düşüncelerin? Düşüncelerine de “bazen” hükmedebiliyorsun, o kadar da olsun artık… Kendi derinliklerine girmen lazım. Varlığının senin fark edemediğin kısmına yani. Çünkü duygu ve davranışların sebeplerine odaklandıkça kendini tanıyabilirsin. Özellikle de bilinçaltına vakıf oldukça kendin hakkında gerçek şeyler öğreneceksin. Seni, sana ulaştıracak yegane anahtar da; psikoloji, öznel olarak da psikanalizdir. Psikanalizde de başvurulacak merciiler bellidir: Birincisi bu işin profesyonelleri olan meslek gruplarıdır ki doğru yöntem budur. İkincisi de bu konuda eserler okumandır. Burası bir kitap şeysi olduğu için ben yazarlar üzerinde duracağım: Freud, Jung, Adler, Lacan… Okudukça yazar portföyünü genişletebilirsin. Bir yerden başlayıp okumak lazım. Ki bu okuma serüveninde birşeyler anladıkça, insanlara ve kendine dair fikirlerin değişecektir. Bu da kişisel hezeyanım tamamen. Jung; Freud ve Adlerle beraber psikanlizm’in önemli sac ayaklarından birisidir. Analitik Psikoloji ise Jung’un kurucusu olduğu bir akım. Kendisi, Freud’la fikirsel ayrılığından sonra yola kendi görüşleri ile devam etti. Psikanalizm ve psişe ile alakalı görüşlerini topladığı kitaplarından birisi de analitik psikoloji kitabıdır. Bu kitaba girmeden önce –veya beraber- Analitik Psikoloji Sözlüğü isimli eserini de okumak gerekebilir. Zira konuyla alakalı olarak Jung’un kendisinin geliştirdiği ve kendisine has teori ve kavramları bulunmaktadır. Psikolojiye aşina olmak, Analitik Psikoloji’nin kavranmasında yeterli olmayabilir. Keyifli okumalar.