Hüzünlü, esprili bir melodram Müzeyyen ve anlatıcının aktardıkları. Karahindiba gibi savrulur durursunuz hep satır aralarında. İçine kapanmış bir adamın iç dökümü adeta. Güldürürken düşundüren, karlı bir günde sevgiliye yalınayak gitmek gibi cesur ve bir o kadar pervasiz.
-‘’müzeyyen’’ dedim, ‘’sende hicran yarasından derin yara mı var?’’
verdiği cevabı alıp, suda eritip, yemeklerden sonra bir kaşık:
‘’ ben böyleyim.’’
Ilhami ağabey! Albaya yine mektup yok. Müzeyyen zaten gitti. Çay koy da içelim.