Hakan Bıçakçı kaleminin değişik bir büyüsü var.. Özlemeye başlıyorum istemsizce , elimdeki kitapları yarım bırakıp koşarak alıyorum .
Durgun, sakin , dingin bir anlatım . Aynı şekilde konuda durağan ama işte orada ne yapıyorsa okurken mest edıyor beni , başka bir dünyadaymışım gibi..
Başkalaşan bir şehir .. Eskinin yerini moderne bırakması konusunu yazar olma çabasında olan bir karaktere giydirerek anlatmış .. Başkalaşan şehir mi başkalaşan insan mı? Yoksa ikisi aynı mı?
Severek okudumm p.s Berna üzdü beni: