Gönderi

429 syf.
9/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Uğultulu tepeler... Kitabın son sayfasını okuyup, kapattığımda aklımdan ilk geçen düşünce, Jane Austen'in Gurur ve Önyargı'sına çok benziyor oluşuydu. Bunun sebebi, aşk kelimesinin, geçtiği her yerde büyülü, neşeli, güzel, iyi, doğru kelimeleri bize eşlik eder. Oysa bu kitaplarda aşkın içerisinde kötülük, gurur, hırçınlık, tutku da insana adanır. İnsan bu ya iyinin yanında kötüyle de yaratıldı. Bu müthiş bir uyum. Bunu içerisinde barındıran aşk, şu an bu kelimeleri yazmama sebep oluyor doğrusu. Üstelik açıklık da söz konusu, hani birinden nefret ederiz, onu görmeye asla tahammül edemeyiz de içimize atmakla yetiniriz ya, işte buradaki kahramanlar bu sözde nezakete pek mahal vermiyorlar, nefretlerini, öfkelerini, şiddetlerini, açıkça söylemek ve yapmaktan geri durmuyorlar. Bu insani özellikler ve insanların çocukluklarında içlerinde biriktirdikleri o öfkeli hallerini büyüdüğünde (haklı ya da haksız, orası tartışmalı) sorumlu olduğunu düşündüğü insanlardan çıkarma azmi okunmaya değer. Genel manada aşkın, kaybedişin, acının, ruhun, ölümün, saygı ve nezaket kavramlarının, bolca işlendiği satırlara şahit olacaksınız.
Uğultulu Tepeler
Uğultulu TepelerEmily Brontë · Antik Kitap · 201442,5bin okunma
·
8 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.