İmâm-ı Rabbâni, itikat bozukluğunun insanı dinden çıkarıp ebedi ölüme götürmesinden endişe eder. Ona göre, zaruri itikadi meselelerden birinde yanlış inanca sahip olanların cehennem azabından kurtulması mümkün değildir. Tövbe edilmeyen bozuk itikadın oluşturduğu kiri ancak cehennem ateşi temizler. İtikadı bozuk olanlar tövbe etmediği takdirde, geçici de olsa mutlaka cehennem azabını göreceklerdir. Bozuk itikat küfür veya şirk seviyesine geldiğinde ise hiçbir şekilde azaptan kurtulamayacak, ebedi olarak cezalanacaktır. “Allah kendine şirk koşanları mağfiret etmez. Onun dışındakileri mağfiret eder.”953 mealindeki ayet-i celile buna şahittir. Dolayısıyla İmâm-ı Rabbâni, Ehl-i sünnet dairesinde kalmak isteyen Müslüman'ın Allah'ın zat, sıfat ve fiilleri ile alakalı meselelerde itikadını düzgün tutmasını tavsiye eder. Ayrıca haşır, neşir, ahiret azap ve sevabı başta olmak üzere Kur'ân-ı Kerim ve sünnetle bildirilen (sem'i) meselelerin hepsinin hak olduğuna inanıp tersine ihtimal vermemeye ayrı bir ehemmiyet atfeder.” Bunu başarabilenlerin bazı keşf-ü keramet gibi manevi hal ve makamları görürse şükretmesini, yoksa üzülmemesini tavsiye eder.953