Dışarıdan edindiğimiz tecrübeler, artı genetik-endokrinoloji işleyişlerimiz, artı beynimizdeki sinir hücrelerinin faaliyeti, eşittir akıl, dersek, burada artık aklın kendisinden değil de, mekanik zeka gibi bir şeyden bahsetmiş oluruz. Akla benzer şekilde, vicdanın dahil, dinle ilişiği koptumu, kişinin, Yaradanıyla muhaveresi kesilir; sonuçta kendikendisiyle konuşan, demekki varlıkta parçalanmış -şizoik- bir beşer manzarasıyla karşı karşıya kalırız. Manevi cephesi 'yok sayılmış', maddi-bedeni-nefsi (Ingilizce mechanico-biotic) beşerden beklenen, 'edep' ile 'ahlak'a vücut vermesi değil de, zaman ile zemine göre kılık değiştirecek 'örf'ler inşa etmesidir.