İki Gerçek Bir Yalan ‘ın yorumu ile sizlerleyim…
Seri normalde 6 kitap, bundan daha önce de bahsetmiştim sanırım. Fakat, bende henüz serinin ilk 3 kitabı olduğu için bir bakıma da seriye kısa süreliğine veda ediyorum aslında ve bu beni üzüyor. :(
Kitapla ilgili ne desem spoiler olacağı için çok fazla bir şey söylemeyeceğim ama üçüncü kitabın da ilk ikisi kadar güzel olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Düşünülenin aksine, korku ve gerilim değil, gizem ve macera dolu, oldukça eğlenceli bir seriydi. Ve üçüncü kitaba gelmiş olmama rağmen, başarıyla yansıtılan o heyecan ve merakta hiç eksilme olmadı. Normalde böyle uzun soluklu seriler ilerledikçe düşüşe geçer ama bu seride her kitap bir öncekinden daha güzel oluyor ve ben hala katilin kim olduğu hakkında en ufak bir fikre bile sahip değilim. Sanırım serinin en ama en sevdiğim yönü de bu bitmek tükenmek bilmeyen gizemi…
Üçüncü kitapta, Emma’nın hayatına, ikizinin katili olabileceğinden şüphe duyduğu sır ve tehlikelerle dolu biri daha giriyor. Emma ile o kişi hakkında ipuçları toplarken, Sutton’nın arada bir hatırlayabildiği minik anıları sayesinde, o kişinin Sutton ile arasındaki bağ hakkında da çok önemli detaylar keşfediyoruz. Peki Emma’nın ipuçlarını, Sutton’ın anılarıyla pekiştirdiğimizde ortaya neler çıkıyor dersiniz? Bunun cevabını almak için kitabı okumaktan başka şansınız yok maalesef. :/
Serinin devam kitaplarını almak için sabırsızlanıyorum!
Yeni yorumlarda görüşmek üzere… : *