Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

150 syf.
7/10 puan verdi
·
15 saatte okudu
Ben öyle okuduğu her kitap hakkında afili sözlerle uzun uzun inceleme yazabilenlerden değilim. Her incelemem son derece sübjektif olur, kendi normlarım etrafında döner durur. Mehmet Bey'in hatırına daha objektif, daha oturaklı bir inceleme yapayım dedim ama, yok, olmadı. Elimden gelen şudur: İzzet Bey Apartmanı'nda üç farklı kuşak boyu yaşayanların hikayelerini okuyoruz. Öncelikle apartmanın İstanbul'da olması, efkarlananların Üsküdar sahilde nefes alması, Kadıköy iskelesi yakınlarında terziler olması, Marmara Üniversitesi derken İstanbul'a dair anılarım canlandı, çok mutlu oldum. Uzunca bir süredir Rus Edebiyatı'ndan başımı kaldırmıyordum, kitapla ve karakterlerle ortak paydada buluşabilmeyi özlemişim. Bundan maada, kitabı okumaya başlamadan endişelerim vardı. Üç farklı dönem, on dört farklı karakter okurken iç içe girecek, bunları birbirinden ayırt etmeye çalışıp başarana kadar kitap bitecek diyordum. Dememeliymişim. Önyargılarım oldukça gereksiz ve kurgu karışıklığa yol açmayacak derecede kaliteliymiş. Karakterlerin birbirleriyle ilişkilendirilişini çok sevdim, o hangisiydi, bu kimdi ne olmuştu diye düşünmeden tamamlayabildim kitabı. 1970 döneminde en çok ilgimi çeken Asiye oldu, spoiler vermemek adına fazla bahsetmeyeceğim ancak tarih boyunca Asiye'yle aynı kaderi paylaşanların çokluğu her zaman üzmüştür beni. Ayrıca bu bölümde, savaş dönemlerinin dilinin kullanılması sebebiyle bilmediğim kelimeler vardı. Okurken sözlük açtıran kitapları da özlemişim. 1995'te ise Derya ve Deniz'in farklılıklarını ve hatta bunu Deniz'in dile getirişi çok etkileyiciydi. Kimi sorunlara dini ya da siyasi gerekçelerle değil yalnızca insani gerekçelerle karşı çıkılması yahut çözüm aranması gerekliliği toplumumuzda kanayan yaralardan bana göre de. Ahu'ya diyecek hiçbir lafım yok, Allah ıslah etsin. 2020'de ise Derya ve Ömer'in ilişkisinin Sinop'a uzanması yine anıları yad etmemi sağladı, mutlu oldum. Kitapla ilgili en büyük hayal kırıklığımı da burada yaşadım. "Bir ülkede politika, günlük sohbetlerin içinde ne kadar çok yer alırsa, o ülkedeki refah seviyesi o kadar düşük demektir. Hele de sadece bir politikacı ve onun uygulamaları mevzu bahsi ise durum fecaattir." diye bir söz geçiyor kitapta. Politikanın hayatımızın her alanına girmesinden nefret eden biri olarak bu söze hayran kalırken kitabın son 20 sayfasının buram buram politika kokması beni rahatsız etti. Başta da belirttiğim gibi, politikadan hoşlanmadığım için tamamen "sübjektif" bir rahatsızlık. Bahsetmeye değer mi bilmiyorum, bu eleştiriyi yapmak haddime mi onu da bilmiyorum. Kitapta fark ettiğim iki farklı anlatım bozukluğu vardı ve bu tür "teknik" sorunlar beni çok rahatsız eder. Mesleğim gereği de sürekli yazı yazdığımdan bu konuda hassasım. Okumayı bırakıp dil bilgisi uzmanlığına soyunmasam daha kısa sürede bitirebilirdim sanırım... Ayrıca bkz. sabahhaberi.com/izzet-bey-apart...
İzzet Bey Apartmanı
İzzet Bey ApartmanıMehmet Yılmaz · Roza Yayınevi · 202074 okunma
··
17 görüntüleme
Mehmet Y. okurunun profil resmi
İnci Hanım, değerli yorumlarınız için teşekkür ederim. Kitabın, kendisiyle ilgili önyargılarınızı kırmasına da ayrıca sevindiğimi belirtmeliyim. Roman denilen şey bence edebi bir metindir, yazarın her görüşüne katılmayabiliriz. Kaldı ki, yazarın fikirleri de zaman için de değişiklik gösterebilir. Bir yazardan önce, iyi bir okur olarak benim okuduğum bir romanda aradığım şeylerden birisi "kendini okutabilmesi." Sanırım bunu başarabilmişim. :) Eğer sonda belirttiğiniz birtakım teknik aksaklıkları bana iletirseniz çok sevinirim. Çünkü bunları önemsiyor ve eksiklerden ders almaya çalışıyorum. Son bölümün politik olduğu konusuna gelince, orada şunu anlatmaya çalıştım. Mustafa Hoca'nın politikayla işi yok aslında, ancak ülkede politikayla ilgilenmeseniz bile politika sizinle ilgilenebiliyor. Bakın maalesef bir edebi metin incelemesinde bile gelip bizi buldu işte :) Sağlıcakla kalınız, iyi seneler diliyorum.
İnci okurunun profil resmi
Belirtmek zorundayım ki amacım ukalalık taslamak değil. Tamamen "takıntılı" olduğumdan belirtmek zorundaydım fark ettiğim anlatım bozukluklarını. Yazdıktan sonra bir parça pişmanlık duydum umarım yanlış anlaşılmamışımdır. :) Ve tabii ki her ikisi de tartışmaya açık, eğer tespitim hatalıysa her ikisi için de yanıldığımı kabul etmeye hazırım. İlkinin sayfasını tespit edemedim şu anda, işaretlememişim. 40 ila 60 arasında olduğunu tahmin ediyorum. Olumsuz bir durumdan "sağlamak" fiiliyle bahsedilmiş. İkincisi, sayfa 96. 10. bölüm 9. satır. "-den dolayı" kullanımı.
3 sonraki yanıtı göster
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.