Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

520 syf.
10/10 puan verdi
Mart Dolu Beynim!
Martin Eden, aah Martin Eden aslında ulaşmak istediklerinin, kendi ulaştığı şeylerin çok çok uzağında kalmasını gören Martin Eden. Ulaştığı seviyede büyüleyen Eden... Ah Mart. Yarıotobiyografik romanın denizde başlayıp denizde bitmesi bence harikulade ironik olmuş. Okumaya başladığınızda her şeyiyle kendi özlemlerinizi kendi isteklerinizi bulabilirsiniz. Belki de Türk gibi başladığımız birçok işi maalesef Alman gibi bitirmemiş olabiliriz. Mart kendi gibi başlıyor ve kendi gibi bitiriyor her şeyi. Kendini kavuşmak istediği şey için durmadan yetiştirmeye çalışması okuyanı peşinde sürüklüyor. Özgün, bireyselci olmadan, çok çalışarak ve kendine inanarak( ve bu inanç dışarıdan gelen her türlü baskıya rağmen hiçbir zaman sönmüyor). Parlak bir zeka, muhteşem bir üretken ve saf aşık(başlarda kendisi öyle zannediyor). Saf aşık yalnız aşkı bile kendisine inanmazken o aşkın büyüsüne inanıp aşkı kendisini iten bir araç gibi kullanıp üretmeye devam ediyor. Dergilerin, gazetelerin vs. tüm geri çevirmelerine rağmen kendisinde bulunanın farkında ve hiçbir yılgınlık göstermeden devam ediyor yazmaya.Ara sıra ulaşmak istediklerinin yanında kibirli(bence) gibi görünse de aslında büyük bir hayal kırıklığını çok net görüyorsunuz. Burjuva yaşantısının gösterişine değil naifliğine ve bilgi birikimine öykünüyor ancak bunun içi boş bir beklenti olduğunu fark ediyor. Çünkü Mart'ın hayalindeki yaşantı bu değil. Ulaşmak istediği hayatta paranın değil düşüncenin önde olduğunu düşünüyor ama maalesef ki yanıldığını görmesi uzun sürmüyor. Girdiği bir ortamdaki düşünce akıntısının büyüsüne kapılıyor ancak kendi kafasında oluşturduğu dünyanın yıkılmasının etkisinden bir türlü çıkıp o düşünce denizinde yüzemiyor. Maslow'un hiyerarşisine ters düşse de aşkı için aç kalmayı bile göze alarak yazmaya devam etmesi ve kendisine olan inancı bazen okuyanı bile ürpertebiliyor. Okudukça kendinizi sorguluyor ve Mart'ın yerine koyuyorsunuz. Bir hayal veya aşk(ne derseniz diyin) uğruna insanın nasıl kendini gerçekleştirebildiğini ve hayatı anlamlandırdığında nasıl bir boşlukta kaybolduğunu çok net bir şekilde yaşıyor ve iliklerinize kadar hissediyorsunuz. İnsanın istediğinde nasıl da bir şeyleri gerçekleştirme gücü olduğuna hayran kalıyorsunuz. Okudukça daha da derinlere dalıyor ve acaba diyorsunuz ben bu gücü bulabilir miyim? Mart'ın insanlardan uzaklaşmasının neden haklı olduğunu görüyor ve Ruth'a olan aşkının nasıl bir aşk olduğunu keşfetmesine otel odasında siz de tanık oluyorsunuz. Biraz felsefe, biraz edebiyat, biraz siyaset,biraz eleştiri, biraz gerçek yaşam ve çokça başkaldırış. İnanın okurken bitmesin dedim. Keşke bitmeseydi Mart'ın hayalinde ve gerçeğinde savrulup dursaydım ve kendimi hep dibe soksaydım. Son söz olarak giriş, gelişme ve sonuç olmadan üstünkörü yazdım ama kitabın heyecanıyla neyi nasıl toparlayacağımı zor ayarlıyorum. Okuyun,mutlaka okuyun, içinde kaybolup kendinize lanet ettiğiniz yerler bile olabilir. Belki de içinizdeki Martin'i bulup kendiniz için siz de ayaklanırsınız... Saygılarımla...
Martin Eden
Martin EdenJack London · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202390,8bin okunma
·
31 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.