Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

104 syf.
·
Puan vermedi
Kaos'un Kutsal Kitabı, Işık Ergüden'in 'Bir Ahir Zaman Peygamberi, Sınıflandırılamaz Düşünür' yazısıyla başlıyor ve burayı okuduğumda kitaba kendimi daha fazla verme olanağım oldu. Nietzche, Schopenhauer gibi Nihilist diyebileceğimiz Albert Caraco hiçliğin de ötesine geçmiş bir karakter. Kitabın içeriğine baktığımda her düşüncesinin ardına argüman sunmuş değil yazarımız fakat yazılanların gerçekliği bir argüman aratmıyor da zaten. Ölüme doğru gidiyoruz diyor ve bunun tek sorumlusu bizler ya da bizden öncekiler. Bir cümlesi vardı "Mimarların tek özlemi, bize hazırladıkları kaderden kaçıp kırda yaşamaya gitmektir" diye. Bu sözün altında yatan, bize tokat atan bir gerçek var. Yaşayan insanın bir başkasına sunduğu yaşamama fırsatı. Evet fırsat! Yaşamamanın fırsatı... Öyle ki bunu nimet olarak algılarız. Yazar'ın neredeyse her bir sayfada savunduğu düzen gereksizliği, kaos ihtiyacı... Düzenin düzene katlanamadığı bir evren. Buradan birçok sonuç çıkar. Her şeyin varolması ve sürekliliğin kesikli arz etmesi için zıtlıklar mutlaka baş göstermelidir. Düzen var ise kaos da olmalıdır. Düzen istiyorsak bir noktada, kaosu göz ardı edemeyiz. Halklar birbirinin çağdaşı değil, tüm toplumlar bir arada ütopik bir şekilde ırkçı ve gelenekçi olmasaydı bile toplumlar birbirinin çağdaşı yine olamazdı. Bu insana aykırı. İnsan 'ben'e ve 'bana yakın olan'a ya da 'benden olana' yaşama şansı verir, güçlenme, ilerleme imkanı verir. Bu bakış açısı bizi Darwinci anlayışa kadar götürür. Yazar, sonuç odaklı ve sonun hiçliği onun için hayatı anlamsız kılıyor. Bu yazarın bireye bakış açısı formunda yaptığım bir çıkarım. Toplumsal anlamda ölçüsüz çoğalmanın bedelini ödüyoruz. Bugünün şartlarında gerek virüsle, gerek değişen dünya düzeniyle. Dünyanın ekolojik dengesi bozulmasın diye çabalayıp ekolojik dengeye her an müdahil olan bizler bu dengeyi 'ölçüsüz' çoğalarak aştık çoktan. Şimdi ise insanlar tarafından sözde 'daha az insanlar' ölüme terk edilebiliyor. Tükettik, tükeniyoruz. Yazar bağırıyor sanki, 'ölçüsüz' insan diye, harabesin sen, sonumuz felaket şimdi gözünü açsan bile yapabileceğin bir şey yok diyor, umut ve iman seni kandırıyor, kelimeler seni sömürüyor, yaşadığını sandığın cehennem aslında diyor. Empedokles'in 4 temel elementi vardı ya hani. Ateş, hava, su, toprak. Toprağı öldürdük, suyu da havayı da yavaş yavaş öldürüyoruz. Ateş bunların intikamını alacaktır. Bunun arkasına sığınacak olursam su, hava ve toprak bizden bağımsız olarak varlar. Ateşi ise insanoğlu buldu. Ve ateş sonumuzu getirecekse eğer bu da ancak insan eliyle olacaktır. Kaydıraktayız varsayalım. Upuzun. Ve kendimizi aşağı bıraktık. Kayıyoruz fakat sonu felaket, belki çiyanlar, yılanlar var ya da alev almış kaydırağın sonu. Fizik kanunlarına kafa atıp kendimizi bir anlığına durdursak ya da geldiğimiz yere geri dönmeye çalışsak bile, sonumuz belli. Kayacağız yine de. En önemlisi de bizi oraya iten kimse yoktu. Kaymayı kendimiz seçtik.
Kaos'un Kutsal Kitabı
Kaos'un Kutsal KitabıAlbert Caraco · Sel Yayınları · 20162,180 okunma
·
41 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.