Gönderi

Hak Teâlâ sûrenin başında “ Hamd Allah’adır.” buyurmuş, nebîsi hakkında ise “ Muhammed Allah’ın elçisidir.” [ el-Feth 48/29] buyurmuştur. Yine Fâtiha sûresinde “âlemlerin Rabbi” demiş, resulü hakkında ise “âlemlere rahmet” [ el-Enbiyâ 21/107] buyurmuştur. Fâtiha’da [kendisi hakkında] “O rahmân ve rahîmdir.” demiş, müminler için Resulü hakkında ise “Onlara karşı raûf ve rahîmdir” [ et-Tevbe 9/128] buyurmuştur. Sonra sûrede [kendisi hakkında] “Din gününün sahibidir.” demiş ve elçisi hakkında ise “Dini tamamen hâkim kılsın diye.” [ el-Feth 48/28] buyurmuştur. Sonra burada “Yalnız Sana kulluk eder, yalnız Senden yardım dileriz.” demiş ve elçisi hakkında da “ Hayır, onun için yalnız Allaha kulluk et ve şükredenlerden ol.” [ ez-Zümer 39/66]buyurmuştur. Sonra burada “Bizi dosdoğru yola hidayet eyle!” demiş ve elçisi hakkında da “Ve elbette sen dosdoğru yola hidâyet edersin.” [ eş-Şûrâ 42/52] buyurmuştur. Yine burada “Kendilerine nimet verdiklerinin yoluna...” demiş ve elçisi hakkında “Ve senin üzerindeki nimetini tamamlasın diye” [ el-Feth 48/2] buyurmuştur. Sonra burada “Gazaba uğramışların ve sapmışların yoluna değil” demiş ve elçisi hakkında “Arkadaşınız ne saptı ne de azdı.” [ en-Necm 53/2] buyurmuştur. Fâtiha sûresini okuyan kimse “âmîn” der. Nitekim bu ifade, âlemlerin Rabbinin mührüdür, Muhammed Mustafa aleyhisselâm da nebîlerin mührüdür. Hamd, âlemlerin Rabbi Allah’a mahsustur.
·
2 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.