Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

200 syf.
10/10 puan verdi
Çocuk kitabı değil, çocuk kalpler kitabı
Bir gün, bir zaman, bir Feyza, bir kitapçıya gitmiş. Uzun zamandır okumak istediği “Dedemin Bakkalı” isimli kitabı almak istiyormuş. Kitapçı ona üç kez bu kitabın bir çocuk kitabı olduğunu altını çizerek hatırlatmış. Satıcıyı güç bela ikna ettikten sonra(!) kitabı almış ve eve dönmek için otobüse binmiş, kitaba biraz göz gezdirmek istemiş ama kalabalığın garip bakışlarına maruz kalmış. Eve gitmiş, babası elindeki kitabın yazı puntosunu görünce o kitabı okuyacağına inanamamış. Feyza bu kitabı çok ama çok sevmiş, kendisini o çocuğa yakın hissetmiş ve uzaklara giderken sadece bu kitabı valizine koymuş. Ama orada da aynı bakışları üzerinde hissetmiş. İnsanlar da, ülkeler de, diller de değişse kalıplaşmış fikirlerin değişmeyeceğini nihayet anlamış... Bu bir masal değil, ne yazık ki. Artık bir şeyleri anlamaya çalışmak, farkında olmak, düşünmek zamanı gelmedi mi sizce de? Çocuk kim? Çocuk benim, çocuk sensin, bir zaman çocuk olanların dünyaya getirdiği ya da getireceği yavrular. Biz okumazsak çocuk nereden bilecek nitelikli kitapları? Kendi mi seçecek kapağında prens, prenses olanları? Çocuk kitabı diye küçümseyip bunları okumadığı için insanlar, seyir halindeki araçlar gibi birbirlerinin yanından süratle geçip gidiyor, yolda kalanı aracına almıyor, aracı arıza yapana dönüp bakmıyor. Duyarsız, halden anlamayan, düşüncesiz ben'ci insanlar yetişiyor. Kimse kimseyi tanımak istemiyor, güvenmiyor, sevmiyor. Değişik fikirlere saygı duyamıyor, bacasından duman çıkan evler haricinde resim yapamıyor, hayal kuramıyor, mutlu olup mutlu edemiyor. Şermin Yaşar; kendi çocukluğunu, biraz da eğlenceli olsun diye kurguyla karıştırıp çok tatlı bir üslupla anlatmış. Biri bakkal, biri kahvehaneci olan iki dedesinin yanında, oradan oraya yardıma koşarak büyümüş. Dükkanları süpürmüş, bulaşıkları yıkamış, etrafı düzenlemiş. E tabii bir de hayal kurmuş, yaramazlık yapmış. Küçük Şermin; bakkalda daha fazla satış için yaptığı muzırlıkları, dedesi görmeden yediği abur cuburları, kasabayı her gün bakkala getirtmek için verdiği mücadeleyi; kahveci dedesiyle ticaretten anlamadığı için ettiği kavgaları anlatıyor. İnsanların ama en çok ailesinin onu anlamadığından şikayetçi. “Daha fazla dayanamadım. Ağlamaya başladım. Ağlaya ağlaya içeri koşarken arkamdan "Ağladığına göre kesin suçlu!" dediler. "Ağladığına göre suçlu!" ne demek ya? "Ağladığına göre çaresiz demek ki ağladığına göre üzgün demek ki ağladığına göre bir derdi var demek ki!" demek varken "Ağladığına göre suçlu!" nedir ya? Dünyanın en vicdansız ailesinin ortasına doğmuştum.” Özgür olamadığından şikayetçi, insanların gereksiz sorular sormalarından, hatta en çok “büyüyünce ne olacaksın” diye sormalarından... “Çocukların yetişkinlerle iletişimde dikkat etmesi gereken hassas konular" başlıklı defteri var bir de. On maddenin en sevdiğim kısmı şöyle: 9.MADDE: “Bu yetişkinler böyledir. Sana oyuncak bebek alırlar ama saçını kesemezsin, yüzünü boyayamazsın. Araba alırlar. ‘Ben bunun tekerleklerini çıkartıp arabanın içine çamur dolduracağım!’ dersen izin vermezler, elinden alırlar. Onlara göre bebek bebektir, araba arabadır. Bebeğin saçını tarayabilirsin, ama kesemezsin. Kimin koyduğunu bilmedikleri kurallarla yaşamaya fena hâlde alışmış zavallılar.” Çocuklara, çocuk kalplilere, çocuk yetiştiren ve yetiştirecek olan tüm anne babalara...
Dedemin Bakkalı
Dedemin BakkalıŞermin Yaşar · Taze Kitap · 20189,4bin okunma
·
845 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.