Bir şey azaldıkça kıymete biner. İki kişiyken tabakta 7 kurabiye varsa, herhangi bir sorun yoktur. Kardeş kardeş yersiniz. Ama son 3 kurabiye, tehlikenin belirtisidir. Çünkü birer tane daha alındı mı, ortaya nur topu gibi bir problem çıkar. Kimin kurabiyesi olacak o son kalan?
Kitaba ilk başladığımda bu kadar iyi olduğunu tahmin etmemiştim açıkçası. Yapılan yorumları görünce abartılıyo mu acaba diye düşünmeden edemedim lakin hiç de öyle değilmiş. Kesinlikle abartılmıyormuş . Öyle bile olsa bunu sonuna kadar hak ediyor. Kitaptan çok kısa bahsetmem gerekirse adı üstünde irade terbiyesi. İradenizde zayıf olan yönler ne? Bunları düzeltmek için neler yapabilirsiniz. İşte bunları bize anlatan bir eser. Kitabın genel içeriği böyle. Ben başka bir şeye değinmek istiyorum asıl. Kitabın bende yarattığı değişime. Kendi adıma genelde bu tarz kişisel gelişim kitaplarından pek verim alamam. Okurum fakat içinde yazanları uyguladığım pek söylenemez. İrade Terbiyesini bu konuda ayrı tutmam gerekir. Her şeyim değişti çok farklı bir insan oldum demicem tabiki. Fakat şunu söyleyebilirim bu kitap bende bir şeyleri değiştirme isteği uyandırdı. Özellikle bu benim kitabın en sevdiğim yanı oldu. İrademin hangi konularda zayıf olduğunu ne yapmam ne yapmamam gerektiğini bu kitap sayesinde öğrendim diyebilirim. Bir iki değişiklik bile yaptım. Yapmasaydım da bişey değişmezdi hiç vicdan azabı çekmezdim desem yalan olurdu heralde. Bu vicdan azabını sadece kitapta yazanları uygulayıp uygulamamakta yaşamadım kitabı anlama konusunda da yaşadım. Kitap okurken kafam başka yerlere dalıp bir cümleyi bile geri dönüp okumaktan aciz olan ben gittim 10 15 sayfayı döndüm tekrar okudum. İrademi daha kitabı okurken bile terbiye eden bir kitap. Nasıl bir kitapsa artık her açıdan hakkını vermek istiyosunuz.. Vermeyince içiniz rahat etmiyor. Aman işte okudum bitti deyip kenara atamıyor insan. Atmamalı. Velhasıl hala kitabı okumadıysanız okuyun ve okutun. Sonra tekrar tekrar okuyun :))
Lacan'ın sapkınlık tanımlarından biri -bu tanımların tümü günceldir çünkü herhangi bir çelişki yoktur- sapkının kendisini Öteki'ndeki boşluğu tıkamaya adadığı şeklindedir. Bu formülasyon kritiktir çünkü bu konum nevrotiğin "Öteki'ndeki eksik hakkında bir şey bilmek istiyorum." konumundan farklıdır; bu "Öteki'nde bir eksik olduğunu biliyorum ve bu eksiği tıkamak istiyorum." konumudur. Bu Öteki'nin kastrasyonuna ilişkin bir kaçış değildir. Öteki'nin kastrasyonu meselesinden kaçmak ve kastrasyonu aşkla telafi etmek nevrotiğin fantazmıdır. Bu klasik histerik konumdur. Baba için olan aşkla histerik, eksiğin var olmadığı Bir'i oluşturur. Bu, sapkının Öteki'ndeki boşluğu tıkamasından tamamen farklı bir yoldur. "Öteki'ndeki eksiği tıkamak," kastre edilmemiş en az bir tane Kadın'ın varlığı ile bağlantılıdır. Sapkınlığın tüm tanımları bir yandan var olmayan Kadın'ın varlığıyla (sapkınlıkta bu Kadın vardır), diğer yandan Tanrı'ya ilişkin formülasyonlarla bağlantılıdır.
Aslında sürü psikolojisi normalde grupların oluşturduğu bir şeydir. Ama bazı insanlar, sürü kendilerini terk etse bile eski sürüye uygun yaşarlar. Hayvanlarda da gözlemlenir bu ama en çok insanlar bağımlıdır cehalete. Tabii grubun kendisi bir arada iken, bu çok güçlüdür.