Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Gönderi

280 syf.
6/10 puan verdi
·
25 saatte okudu
Spoiler verdiğim kısımları işaretleyerek, En baştan sona kadar hissettiklerimi ve düşündüklerimi sırasıyla yazacağım. Öncelikle 2000lerin başlarında geçmesi çok ilgimi çekmişti. Mekanlar ve karakterler gerçekçi geldi. Behiye Evi'nin mutfağının betimlemesi çok hoşuma gitti mesela: eskimiş fenerbahçe çıkartmaları, kız kedi tuzluk ve erkek kedi karabiberlik, plastik bulaşık süzdürme kutusu... Saçlar, kıyafetler, müzikler 2000lerin başlarını hatırlattı. O nostaljik hissi yaşadım. Çizgi çizgi sarı röfleli saçlar, ponponlu kısa hırkalar, kuzu kuzu, Britney Spears... Kızların birbirinden alabildiğine zıt olması, klasik lezbiyen çift dinamiğine çok uygundu. Daha 2000 yılında, hem de Türk bir yazarın elinden böyle bir çift çıkmasına şaşırdım. Elbette ki Behiye goth ve Handan soft olan burada. Behiye siyah giyiniyor, odasına haç asıyor, Metallica ve The Cure dinliyor, felsefeli falan kitaplar okuyor, depresif, neşesiz, ailesinden nefret ediyor, ağzı bozuk, hırçın, yazın bile bot giyiyor, erkeklerden nefret ediyor, nasıl göründüğüne hiç dikkat etmiyor. Handan Türkçe ve yabancı pop dinliyor, "tiki" dergileri okuyor, cıvıl cıvıl, herkese bebek lakaplarıyla seslenmeye bayılıyor, ailesi (annesi ve kim olduğu belirsiz akrabası) ile arası çok iyi, masum, pembeli ponponlu tavşanlı giyiniyor, erkeklerle flört etmeyi seviyor. -- Buradan sonrası spoiler içerecek: -- İki kızda da kendimi buldum. İkisi de böyle bakınca iyi yazılmış karakterler gibi görünüyor. Ama söylemeliyim ki bu iki genç kızın romanı değildi. Bu Behiye'nin romanıydı. Handan'ın, Behiye'nin hayal ürünü olmasından şüphe ettim sık sık. Handan'da Behiye'nin sevdiği şey tam olarak nedir? Güzelliği, tatlılığı, kibarlığı, masumluğu. Başka? Bu kızlar neyden bahseder, birlikte nasıl vakit geçirir, ne yapıp da eğlenirler? Kitap boyunca Behiye Handan'ı doyurdu da doyurdu, birlikte bir yerlerde yemek yiyip içki içtiler, "sen beni tamamlıyorsun, seninle tam oluyorum" falan filan deyip durdular. Ee? Başka? Bu kızlar ne oldu da iki haftada can ciğer kuzu sarması oldular, aynı evde yaşamaya başladılar? Handan'ın kişiliğine, karakterinin derinliklerine dair HİÇBİR ŞEY bilmiyor Behiye. Bilse biz de bilirdik, görürdük. Oturup da Handan üzerine bir saniye bile düşünmüyor. Sürekli aklında o var gibi görünüyor, ama aslında hiç düşünmüyor Handan'ı. Gerçekten ne hissettiğini, kafasının içinden "gerçekten" ne geçtiğini merak da etmiyor, önemsemiyor da bence. O sadece bağımlı gibi onu izlemek ve koklamak ve öpmek istiyor. O kadar berbat bir ruh halinde ki, o "peri, melek" hayali onu sanki kurtaracakmış gibi, hap bağımlısıymış gibi (ki kitabın sonlarına doğru bu da sezdirildi) kızın dibinde olmak istiyor. Hastalıklı biçimde. Handan'ı ne kadar düşünmediği birçok yerde vurgulanmış. Önce kıyafetlerini attırmak istemesiyle. Bu kısım beni çok şaşırttı ve rahatsız etti. Sana ne kızın anılarından, kıyafetlerinden? Sonra dershaneden aldırması, parasını dolara çevirttirmesi, çok sevdiği annesinden koparıp hadi kalk Avusturalya'ya gidiyoruz filan demeleri. Leman'ı evden kovması. İlk başta Handan'ın gerçekten onunla gitmek istediğini sandık. Derinliği olmayan, aptal bir karakterin teki gibi. Ama öyle değildi. Handan gitmek istemedi, kalıp Boğaziçi'nde okumak istedi. Gizli gizli Behiye'yi nasıl ikna ederim diye plan yaptı. Aklından geçeni dan dan söyleyemiyor Behiye gibi. Karşı çıkamıyor ona, hayır diyemiyor. Hayır derse Behiye çekip gitmekle tehdit ediyor çünkü. Çok hastalıklı ve toksik bir ilişkileri var. Handan kimseyi kırmamak için götünü yırtan cici kızlardan. Çünkü uslu kızlar kaba konuşmazlar, kadın dediğin haddini bilmelidir gibi öğretiler çok işlenmiş içine. Çok tatlı, çok sevimli bir karakter ama kendi değerinin, kendi fikirlerinin öneminin farkında değil. İlk seks deneyiminin böyle olması beni şaşırtmadı ama üzdü. Gelecek planları arasında da umurunda bile olmayan, mankafalı bir erkekle evlenip parasını yemek var. Ona öğretilen bu. Annesinden, televizyondan, dergilerden gördüğü bu. Behiye manyak mı da elalemin evinde iki hafta kalıyor diye sormayacağım çünkü manyak olduğu çok belli. Akli dengesi hiç yerinde değil. "ne güzel işte boğaziçini de kazanmış akıllı makıllı bir kız, hayatını kurtarabilirdi" yaklaşımıyla bakmamak lazım bu karaktere. Biliyorum o "Boğaziçi'ni de kazanmış, akıllı da kız" ları. Çektikleri şeyleri de. Behiye'nin o evde yaşadığı şeyleri kelimesi kelimesine anlıyorum. O kızın çilesi o evden, mezun olup ailesinin evinden çıktıktan sonra bitmeyecekti. O kızın çilesi canı çıkana kadar bitmezdi o ülkede. Bu kızların toplumda yeri yok. İkisinin de. Hiçbir kadının bu ülkede yeri yok. Behiye'nin derdi bu. Handan? Bilmiyorum. Onun hakkında gerçekten çok az şey öğrendik. Leman karakteri çok gerçekçiydi. Cinayetlerden hiçbir şey anlamadım. Kitabın yazım dili berbattı. Kızlar arasında daha fazla yakınlaşma bekledim. Bir dudaktan öpüşmediler gitti. Ben sevgili olacaklar falan sanıyordum ama asla öyle bir noktaya yaklaşmıyor bile. Zaten Türkiye'de öyle bir şey çıkmasını beklemezdim. Yine de birbirlerinden hoşlandıkları çok, çok belli. Olaylar kitabın ikinci yarısında çok sarpa sardı, umurumda bile olmamaya başladı. Bitsin diye bitirdim. Değişik bir deneyimdi, iyi oldu okuduğum. Tavsiye eder miyim? Y2k estetiğini seviyorsanız ve early 2000s türkiyesinde geçen bir teen gothxsoft sapphic hikayesi okumak istiyorsanız bir şans verin. Güzel kısımlar vardı.
İki Genç Kızın Romanı
İki Genç Kızın RomanıPerihan Mağden · Everest Yayınları · 2014587 okunma
·
486 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.