Victor Frankenstein, Annesinin ölümünün ardından yaşam ve ölüm konuları hakkında bilimsel araştırmalar yapmak üzere üniversiteye gider. Victor kendini bilime ve cevaplar aramaya o kadar kaptırır ki 2.5 metre boyunda devasa cüsseli bir canavar yaratır. Bu olayların peyda gelmesi üzerine Frankenstein, yaratıcısı olduğu bu masum ve dünyadan bihaber varlığı terk eder. Baba oğlunu terk etmiştir artık. Yaratıcının yalnız, dünyanın adiliklerine karşı bir başına ve çaresiz bıraktığı yaratık yalnızlığa mahkum edilişine isyan eder ve yaratıcıdan intikam almak üzere planlar yapmaya başlar. Oysa o dünyaya geldiğinde masum ve sevgiye muhtaç bir bebek misali kalbi olan bir varlıktır. Fakat dış görünüşü onu yaşamın bütün güzelliklerden mahrum eder. İnsanlar onu dışlar, ondan korkar ve böylece insanlığın ve yaratıcının yalnızlaştırdığı o masum yaratık kalpsiz, acımasız bir cellada dönüşür. İşte olayın gelişimi bu şekildedir. • Eserden aldığım okuma zevkini kendi cümlelerimle aktaracak olursam, Frankenstein'ın bilimin aklıyla dalga geçtiğini söyleyebilirim fakat kitabın dili öylesine sürükleyici ki her bir sayfayı çevirmek için heyecanlanarak okudum. Asıl anlatalımak istenenin ise bilimsel deneylerden ziyade modern dünyada insanın yalnızlaşmaya mahkum edilişini, yaratıcının çocuğuna sırtını dönüşünü bilim kurgu ve korku türünde bize eşsiz bir şekilde aktardığını düşünüyorum. Frankenstein bilinenin aksine yaratık değil yaratıcının adıdır. Dizi ve filmlerde bize neden bu şekilde aksedildiğini anlamadım fakat yaratıcı ve canavar arasında güçlü bir bağ olduğunu söylemem gerek. Frankenstein'ın canavarı aslında aklın kendi canavarıdır ve insanın akıl ürünü olan bu canavardan ziyade onu yaratan akıldan korkulmalıdır. Verdiği mesaj ve kurgunun sürükleyiciliği sebebiyle okuduğuma çok memnumum. size de okumanızı tavsiye ediyorum

Frankenstein ya da Modern PrometheusMary Shelley · Can Yayınları · 201813,9bin okunma

·

9 görüntüleme

Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.