Gönderi

Takvim'den Bir Yaprak: Mehmed Âkif'in Oğlu 《Refi Cevad Ulunay》 İki ay kadar oluyor, orta yaşlı bir zat matbaada ziyaretime gelmişti."Ben Mehmed Âkif'in oğluyum, ismim Emin'dir."Kendisini böyle takdim eden bir zata:"Hangi Mehmed Âkif?"denilemez. Çünkü Türkiye'de Mehmed Âkif bir tanedir; fakat ben muhatabımanasıl bir nazar atfetmiş olacağım ki..."Müşkül durumdayım" dedi. "Karacabey Harası'nda günde ufak bir ücretleçalışıyorum ve 15 seneden beri orada barınmaktayım."İnsanlar acayiptir. Büyük adamların çocuklarının da büyük olacaklarınıdüşünürler. Halbuki Kur'ân-ı Kerîm'de: "Ölüden diri, diriden ölü çıkmaz." buyruluyor. Mehmed Âkif'in oğlu da hayatta muvaffak olmayabilir. Bunun için;"Âkif gibi bir adamın oğlu olduğunuz hâlde Karacabey Harası'nda ücretleçalışan bir gündelikçiden başka bir şey olamadınız mı?"demedim. Mehmed Âkif'in oğlu devam etti:"Karacabey'de zelzele harayı alt üst etti. Hara müdürü; "Buraları eski hâlinegetirilinceye kadar git, başının çaresine bak" dedi. Beni bu durumdan kurtarmakiçin tavassutunuzu rica ediyorum."Elimden geleni esirgemeyeceğimi söyledim. Alâkadar makamlara müracaatettim ve neticeyi bekledim.Evvelki gün Mehmed Âkif'in oğlundan bir mektup aldım; ZiraatBakanlığı'ndan tekrar haraya gönderildiğini ve kendisine yer olarak merkezeyedi, sekiz kilometre mesafede Poyrazbahçe Koyun Ağılı denilen bir yerde yatıpkalkabileceğini söylediklerini yazıyor. Sobasız, gıdasız, pislik içinde olanburadan kurtarılmasını rica ediyor. Hatta bana şöyle bir kıt'a da yazmış: Tut elimden diyerek, boynumu büktüm Ulunay Yüzde yüz üzdü senin gönlünü bitkin durumum" Âkif'in oğlu" dedim, sen de şaşırdın. Bu mu? Ay!Sürünüp kıvranıyor, iş arıyor. Vay gidi vay! Bu zat hiçbir şey olmayabilir. Fakat Mehmed Âkif'in oğludur. O Mehmed Âkifki...*Dün akşam Kâni Karaca bizim mahallede bir Mevlid okumağa gelmiş, bana dauğradı. Hoşbeşten sonra İstanbul'un Hâfız Osman, Hâfız Recep, Hâfız Hasangibi tanınmış eski mevlidhanlarından bahsettik. Bu meyanda Said Paşa İmamıHasan Efendi'den de bahsedildi. Hasan Efendi biraz meczup idi, Boğaz'daMevlid okumak üzere Valide Sultan'a gelirken Üsküdar Çarşısı'nda karşısına birkadın çıkmış, ona beş kuruş uzatarak: Dağ gibi bir evlât kaybettim, bugün kırkıdır. Onun için bir Mevlid oku!"demiş. Hasan Efendi de:"Paranı cebine koy. Okuyayım!"demiş, yüreği yanık ananın evine gitmişler. Öyle bir Mevlid okumuş ki,dinleyenlerden bayılanların hesabı yok. Mahalle yerinden oynamış. HasanEfendi'nin gece yarısı kayığa binerek Valide Sultan'ın sarayına giderken yoldaokuduğu kasideyi Mehmed Âkif şöyle yazıyor: Kayalardan, kıyılardan bir ateştir çağlar, Lahn-i Dâvûd ile inler gûyâ dağlar. Dem çekip, dem tutarak, etmeye başlar feryâd, Boğaz'ın her tarafından bir ilâhî inşâd: Sultan-ı rusül, Şâh-ı mümeccedsin efendim Bîçârelere devlet-i sermedsin efendim! Sen Ahmed ü Mahmûd u Muhammed'sin efendimHak'tan bize Sultân-ı müeyyedsin efendim!" Bugün Karacabey Harası'nın koyun ağılında sobasız. Gıdasız, diz boyu pislik içinde titreyen adam işte bu Mehmed Âkif'in oğludur....
9 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.