Günümüzde, çalışarak kazanmak ve dolayısıyla 'hak' sahibi olmak, üzerinde durulması gereken bir değer olmaktan çıkıyor. Çalışmadan kazanmak, üretmeden tüketmek birtakım insanların ortak degeri olarak ortaya çıkmaya başladı. Hakkına razı olmayanlarla, hakkını koruyamayanların giderek çoğaldığı bir toplumda yaşıyoruz. Gerçekte hakkına razı olmayanların sırası geldiğinde kendi hakkını koruyamaması tabiidir. Çünkü zihni veya bedeni hiçbir üretimde bulunmadığı halde kazanç saglayabilen bir insanın, haksızlık karşısında mücadele etmesi zor olacaktır. Ancak, gerçek hak sahiplerinin hakkını koruyamayacak duruma düşmesi, adaletsizliğin, bir başka ifadeyle
zulmün kaynağını oluşturur.