Gönderi

Tümel olan, duyulur olanın kendisini onun içinde kavramsal olarak belirlediği düşüncenin soyut ortamı değildir; ilksel hali içindeki sentetik birliktir, henüz gelişmemiş hali içindeki kökensel özdeşliktir. Ne var ki bu, varlık ile düşüncenin özdeş oldukları anlamına gelir. Hegel bu kökensel birlik ile soyut ‘ben’ arasında bir ayrım yapılması gerektiğinde ısrar eder ve Kantçı felsefede bu birliğin görüntüsünü, imgelemin biçiminde yakalar. [İmgelem,] varolan mutlak bir özne ile varolan bir dünya arasına giren bir aracı olarak değil, ilksel ve kökensel varlık olarak, öznel ‘ben’ ile nesnel dünyanın ilk kez onun zemininde görünüş ve ürün olarak ayrılıp zorunlulukla ikilendikleri birlik olarak anlaşılmalıdır. Bu imgelem, bir yüzünü genel olarak öznenin, diğer yüzünü de nesnenin oluşturduğu mevzubahis ikiliğin kökenindeki özdeşlik olarak, ikiliğin kökensel birliği olarak, idenin kendisiyle tanımlandığı aklın kendisinden başka bir şey değildir. Görgül bilinç alanında tezahür ettiği haliyle akıldır. Mantık ve Varoluş s. 174,175
·
7 views
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.