Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gönderi

197 syf.
10/10 puan verdi
·
21 saatte okudu
Dünya Gezegeni ve Moreau'nun Adası
Yazıldığı dönemin çok çok ilerisinde gerçekleşen bilimsel gelişmeleri o an yaşanmış gibi bir ustalıkla yazmış yazar... Volkanik bir dağın olduğu, uzaktan görenlerin bile dikkat etmediği bir adada geçiyor olay. Tıpkı bizim soluk mavi gezegenimiz gibi küçücük bir nokta... Uzaktan bakan hiçkimsenin oranın içinde vahşet ve acıyla yoğrulan yeni bir medeniyet kurulduğunu düşünmeyeceği bir ada. Tıpkı yörüngeden masmavi gezegenimize bakan birinin gezegenimizin içinde neler döndüğünü anlamaması gibi... Doktor Moreau'nun merhametsiz ve sonuç odaklı elleri altında, insanlaştırmaya çalıştığı savunmasız ve kendi doğası gereği yapması gereken neyse onu yapmaya programlanan hayvanların yaşadığı bir ada. Öyle bir medeniyet ki Doktor Moreau hayvan bedenini insan bedenine benzetilmek için "diri kesim" denen bir cerrahi operasyon yapıyor. Hayvanların üzerinde deneyler ve akıllı varlık yaratma sürecinde türlü işkencelerden geçirip onların doğasını değiştirmeye çalışıyor. Ama nasıl olmuşsa öyle gider ve Doktor Moreau bunun farkında çünkü etin nankör olduğunu ve nasıl bir cerrahi operasyon yaparsa yapsın varlığın yine eski haline geldiğini söylüyor. Çünkü hiçbir müdahale varoluşu değiştiremez ve onu bozamaz, sekteye uğratamaz. Moreau bunu çok net görüyor ve onu kızdırıp acımasız hale getiren de tam olarak bu. O, hiçbir zaman eski haline dönmeyen tamamıyla bir insan yapmak istiyor. Onlara kutsal kitap öğretileri öğretiyor. (Kendi kurallarının yazdığı kutsal kitaplar) Onları manipüle edip kendisine hizmet etmelerini ve çalışmalarının tamamıyla olumlu sonuç verene kadar bozulmaması için tüm adayı kontrol altında tutmak istiyor. Yarattığı yeni canlıların içine azıcık da olsa insanlık karıştığından olsa gerek beyinleri tek düze ve sorgulamadan kutsal olduğu söylenen her şeye inanmaya meyilli gibi görünüyorlar. Hayvanların üzerinde yapılan deneylerin etik olup olmadığı konusu bile günümüzün tartışma konularından biriyken H.G. Wells'in geçmişte yaşayıp yazdığı eserlerin aslında güncel konulu eserler olması çok şaşırtıcı ve yazara karşı büyük bir saygı duymamı sağlıyor. Eğer zaman yolculuğu diye bir şey gerçekten yapılıyorsa veya çok önceden yapılmışsa H. G. Wells'in de bir zaman yolcusu olup olmadığını düşünmeden edemiyorum. ... ''...bir kütüphaneye giriyordum ve kitaplara eğilmiş o dikkatli yüzleri, sabırla avlarını bekleyen hayvanlardan başka bir şeye benzetemiyordum. Özellikle trenlerde ve otobüslerdeki insanların o bomboş, ifadesiz yüzleri daha da mide bulandırıcıydı; benimle aynı cinsten yaratıklardan çok, ölü bedenlere benziyorlardı, bu yüzden yalnız olduğumdan emin olmadıkça yolculuk yapmaya cesaret edemiyordum. Hatta kendim bile akıllı bir yaratık değilmişim de sadece bir beyin hastalığına yakalanmış koyun gibi, gördüğü işkence sonucunda beyninde oluşan tuhaf bir sakatlığın ortalıkta yalnız başına dolanıp durmasına yol açtığı bir hayvanmışım gibi geliyordu. Bu durum Tanrı’ya şükürler olsun, biraz değişti. Şehirlerin ve kalabalıkların düzensizliğinden uzaklaştım ve günlerimi bilgelikle dolu kitapların -insanların parlak ruhlarının, hayatımızı aydınlatan pırıl pırıl pencerelerinin- arasında geçiriyorum. Çok az yabancıyla görüşüyorum, ailem de pek kalabalık sayılmaz. Günlerimi okumaya ve kimya deneylerime ayırıyor, berrak gecelerin büyük kısmını da astronomi ile uğraşarak geçiriyorum. Nasıl ve neden olduğunu bilmesem de gökyüzündeki o pırıl pırıl yığınlarda sonsuz bir huzur ve güvenlik buluyorum. İçimizdeki, bizi hayvandan daha fazla bir şey yapan her neyse, tesellisini ve umudunu, insanların günlük dertleri, günahları ya da sorunları arasında değil de maddenin engin ve sonsuz yasalarında bulmalıdır sanırım. Öyle umuyorum, yoksa yaşayamazdım. Ve böylece öyküm, umut ve yalnızlık içinde sona eriyor.'' EDWARD PRENDICK
Doktor Moreau’nun Adası
Doktor Moreau’nun AdasıH. G. Wells · İthaki Yayınları · 20187,6bin okunma
·
13 görüntüleme
Yorum yapabilmeniz için giriş yapmanız gerekmektedir.