Frodo başını eğdi. "Peki ne arzu ederdiniz?
"Olması gerekenin olmasını," diye cevapladı Hanım. "Elflerin ülkelerine ve eserlerine olan sevgileri, Deniz'in derinliklerinden bile derindir; hasretleri ölümsüzdür ve hiçbir zaman tam olarak teskin olmaz. Yine de Sauron'a teslim olmaktansa ellerindekini atmaya razıdırlar: Çünkü artık onu tanıyorlar. Lothlörien'in kaderinden değil, sadece kendi vazifenizden sorumlusunuz siz. Yine de, mümkün olsaydı Tek Yüzük'ün hiç yapılmamış veya sonsuza kadar kaybolmuş olmasını dilerdim." "Hem irfan sahibi, hem korkusuz, hem zarifsiniz Galadriel Hanım" dedi Frodo. "Eğer isterseniz Tek Yüzük'ü size veririm. Bu benim için fazla büyük bir mesele." Ani ve berrak bir kahkaha attı Galadriel. "Galadriel Hanım irfan sahibi olabilir," dedi, "yine de burada, nezaket konusunda kendi dengine rast geldi ilk karşılaşmamızda gönlünüzü sınamamın öcünü çok kibarca aldınız. Keskin bir gözle görüyorsunuz artık. Gönlümün, bana sunduğunuz şeyi çok fazla arzuladığını inkar etmiyorum. Çünkü uzun yıllar boyunca Ali Yüzük benim elime geçse ne yapardım diye düşünmüştüm ve işte! Yüzük avucuma düştü. Sauron ister kalsın ister yenilsin, çok uzun zaman önce tertip edilmiş olan şer çok değişik şekillerde işlemeye devam eder. Eğer yüzüğü konuğumdan zorla veya korkutarak alsaydım, bu tam da onun Yüzük'ünün tesirine yaraşacak soylu bir hareket olurdu, değil mi?
"Evet, gideceğim. Bir tatile ihtiyacım olduğunu hissediyorum, çok uzun bir tatile, sana daha önce de söylemiş olduğum gibi. Büyük bir ihtimalle de sürekli bir tatil: Geri döneceğimi sanmıyorum. Daha doğrusu dönmeye niyetim yok, bütün işlerimi ayarladım."Yaşlandım Gandalf. Göstermiyorum ama bunu gönlümün ta derinliklerinde hissediyorum. Yaşını göstermezmişl" diye homurdandı. "Yahu, kendimi incelmiş hissediyorum, bir yerde gerilmiş gibi, bilmem anlıyor musun: Aynen büyük bir parça ekmeğe sürülmüş az bir miktarda tereyağı gibi. Böyle bir şey doğru olamaz. Bir değişikliğe veya, ne bileyim, bir şeylere ihtiyacım var."
Reklam
"Kıskançlığımı hoş gör gönlümün efendisi, Benim sana yandığımı ne bilsin eller?"
Cemal Süreya
Cemal Süreya
Uyudu gönlümün efendisi
Fikriye Hanım’ın 28 Ağustos 1922’de Mustafa Kemal’e yazdığı şiir
“ Benim gözümün nuru ! Gönlümün Efendisi ! Gecemin Işığı Efendim ! Ciğerim kanıyor , sanma ki yarasından , Aylardır öksüzüm , Fikriye derken can veren sesinden, Döktüm ayaklarına ne kaldıysa geriye Fikriye’den Gel kurtar demeye kalmadı güç , çektiğim bu çileden . Çok mu gördün kuluna iki satır yazmayı ? İsterdi bu kırık gönül seni bir fırçayla resmetmeyi , Tek arzumdur ölürken seni bir kerecik görmeyi , Nasip eder mi Tanrı bilinmez , kollarında ölmeyi . Eylemem feryat , şikayetçi ise hiç değilim. Gerçek dünyaya gidince bilinsin ki orada da seninim . Cennette de olsam , her gece duanı beklerim . Yattığım yer ışıkla dolsa da ayaklarına yüz sürmeyi tercih ederim . Gel bir damla ümit ver , gitmeden önce dönüşü olmayan yere , Görenler sanır ki hastayım , değil , kulun divane . Süzgün gözlerim görmez oldu , kan kusuyor garibin . Sevdi gönül neylesin , gözleri açık gidecek cennete . “ Fikriye ( 28 Ağustos 1922 )
Sayfa 131 - Siyah Beyaz yayınlarıKitabı okudu
-"Neden bu ölümcül yola gitmen gerek?" -"Çünkü gitmem gerekiyor," dedi Aragorn. "Ancak böyle olursa Sauron'a karşı yapılan savaşta kendi üstüme düşeni yapmak için bir ümidim olacak. Tehlikeli yolları ben seçmiyorum Éowyn. Eğer gönlümün olduğu yere gitmem mümkün olsaydı şimdi Kuzey'de Yarmavadi'nin latif vadisinde dolanıyor olurdum."
Reklam
Bu kıskançlığımı maruz gör gönlumün efendisi...
Gidiyor gönlümün efendisi 🌙
Son sahurda yapıldı.. Elveda gönlümün efendisi Ramazan.. Rabb'im tekrar kavuşmayı nasip etsin.
644 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.