kimse kuantum ve göreliliği anlayamadığı için de olabilir mi acaba :))
Neredeyse kimse kuantum mekaniği ya da görelilik kuramını tartışmazken evrim teorisi neden bu kadar tepki çekiyor? Neden siyasetçiler çocukların madde, enerji, uzay ve zaman konusunda diğer teorilere de aşina olmasını talep etmiyor? Halbuki Einstein ve Werner Heisenberg'in gaddarlıklarıyla karşılaştırıldığında Darwin'in fikirleri pek de tehlikeli değildir. Evrim teorisi basit ve net bir esasa, en uyumlu olanın hayatta kalması ilkesine dayanır. Oysa görelilik kuramı ve kuantum mekaniği bir şeyin yoktan var olabileceğini bir gün zamanın ve uzayın bükülebileceğini ya da bir kedinin aynı anda hem hayatta hem de ölü olabileceğini savunur. Sağduyumuzla dalga geçmesine rağmen kimse masum ilkokul çocuklarını bu rezil fikirlerden korumaya çalışmıyor. Neden? Görelilik kuramı el üstünde tutulan inançlarımızın hiçbiri ile çelişmediği için kimseyi kızdırmıyor. Çoğu insan zaman ya da uzayın mutlak ya da göreceli olup olmadığıyla zerre ilgilenmiyor. Zamanı ve uzayı bükebileceğinizi düşünüyorsanız, buyurun tabii. Dilediğiniz gibi bükmeye çalışabilirsiniz, kime ne? Lakin Darwin ruhlarımızı elimizden aldı. Evrim teorisi yeterince kavrandığında ruhun olmadığı gerçeğini kabullenmek kaçınılmazdır. Dindar bir Hristiyan ya da Müslüman biri için olduğu kadar, laik ve herhangi bir inanç sistemine dahil olmayanlar için de ölümden sonra baki kalacak sonsuz bir öz fikrinden vazgeçmek oldukça korkutucu olsa gerek.
Sayfa 114Kitabı okudu
EVRENİ DÜZELTMEK
Bilim insanları zaman zaman deneysel gerçeklerle teorileri arasındaki uyumsuzluğu -eğer görünürde başka hiçbir hata yoksa- bir düzeltme faktörü ile giderirler. Onlara göre bu bir tür beyaz yalandır. Etikle sorunu olan bilim insanları için bu düzeltme faktörü kötü bir araştırmayı ya da yanlış bir hesabı doğrulamak için kötü bir silaha dönüşür. İyi niyetli bir bilim insanı içinse yeri yeni araştırmalarla doldurulana kadar teorisindeki boşluğu doldurmaya yarar. Düzeltme faktörünün en meşhur uygulamasına Albert Einstein'ın 1916 yılında yayımladığı "büyük gaf" olarak adlandıracaktır ( Goldsmith, 1997). Einstein genel görelilik kuramı üzerinde çalışırken yaptığı hesapların genişleyen ya da daralan bir evrene işaret ettiğini fark etti. Ancak bu bulgusu o an yaygın görüş olan " statik evren" modeline uygun değildi. Bu görüşe göre galaksiler doğabilir ya da ölebilirdi, fakat evrenin kendisi değişmeden kalmaktaydı. Einstein bu uyumsuzluğu formülüne " kozmolojik sabit" adlı bir sabit ekleyerek giderdi. Bu tür ters yerçekim anlamına gelen bu sabit sayesinde formülün işaret ettiği evren sorunsuz bir şekilde sabit durabiliyordu. Ne var ki 10 yıl sonra Edwin Hubble evrenin sabit olmadığını, tıpkı Einstein'ın formülünü düzeltmeden önce bulduğu gibi genişlediğini keşfetti. Einstein'ın teorisindeki boşluk yeni bilimsel keşiflerle doldurulmuş oldu böylece.
Reklam
(...) görelilik kuramı mutlak zaman fikrine bir son getirir!
Eşzamanlılık diye bir kavram yoktur.. Görelilik kuramı mutlak zaman fikrine son vermektedir. Her gözlemci kendi ölçümüne sahiptir ve farklı gözlemcilerin taşıdığı özdeş saatler aynı sonucu vermek zorunda değildir.
Sayfa 11 - Alfa BilimKitabı okudu
Die spezielle Relativitätstheorie ist im Prinzip eine systematische Erweiterung der Elektrodynamik von Maxwell und Lorentz. -Özel görelilik kuramı, ilke olarak Maxwell ve Lorentz'in elektrodinamiğinin sistematik bir uzantısıdır.
20. Yüzyıl, modern bilime duyulan güvenin sarsıldığı bir dönemdir. Newton fiziğinin bazı problemlere cevap verememesi, onun yanında ve hatta onun yerine Kuantum Mekaniği ve Görelilik Kuramı gibi paradigmaların çıkması başta entelektüel çevrelerde olmak üzere bilime olan mutlak güveni sarsmaya başladı.
Reklam
Neredeyse kimse kuantum mekaniği ya da görelilik kuramını tartışmazken evrim teorisi neden bu kadar tepki çekiyor? Neden siyasetçiler çocukların madde, enerji, uzay ve zaman konusunda diğer teorilere de aşina olmasını talep etmiyor? Halbuki Einstein ve Werner Heisenberg'in gaddarlıklarıyla karşılaştırıldığında Darwin'in fikirleri pek de tehlikeli değildir. Evrim teorisi basit ve net bir esasa, en uyumlu olanın hayatta kalması ilkesine dayanır. Oysa görelilik kuramı ve kuantum mekaniği bir şeyin yoktan var olabileceğini, zamanın ve uzayın bükülebileceğini ya da bir kedinin aynı anda hem hayatta hem de ölü olabileceğini savunur. Sağduyumuzla dalga geçmesine rağmen kimse masum ilkokul çocuklarını bu rezil fikirlerden korumaya çalışmıyor. Neden?
Sayfa 113Kitabı okudu
Günümüzde bilim insanları evreni iki temel kısmi kuram temelinde betimliyor: genel görelilik kuramı ve kuantum mekaniği. Her iki kuram da yirminci yüzyılın ilk yarısının büyük entelektüel başarısıdır. Genel görelilik kuramı kütleçekim kuvvetini ve evrenin gözlemlenebilir büyüklüğünü, eşdeyişle yalnızca birkaç kilometrelik büyüklüğünden milyon milyon milyon milyon (1 ve yanında yirmi dört sıfır) büyüklüğüne kadar olan büyük ölçekteki yapısını betimler. Diğer yandan kuantum mekaniğiyse bir santimetrenin milyonda birinin milyonda biri kadar oldukça küçük ölçeklerdeki olgularla uğraşır. Ancak ne yazık ki bu iki kuram birbiriyle tutarsızlık gösterir; her ikisi de aynı anda doğru olamaz. Günümüz fiziğindeki en büyük uğraşlardan biri, ki bu elinizdeki kitabın büyük bir kısmının da konusudur, söz konusu iki kuramı bir araya getirecek yeni kuram, yani kuantum kütleçekim kuramı arayışıdır.
Heisenberg’in “belirsizlik ilkesi”, Einstein’ın “görelilik kuramı” ve nihayet Max Planck’ın ortaya attığı “kuantum kuramı” temelde hep Kant’ın felsefesine dayalıdır.
Einstein 'ın Genel Görelilik Kuramı, öyle görünüyor ki bizlere solucan delikleri, bir başka deyişle uzayzamanın farklı bölgelerini birbirine bağlayan küçük tüpleri yaratabilme ve de sürdürebilme olanağını sağlıyor. Eğer durum böyleyse, o halde solucan delikleri galakside yapılacak hızlı yolculuklar ya da zamanda geriye gitmek için kullanılabilir. Şüphesiz henüz gelecekten gelen birini görmedik ( yoksa gördük mü?)
Sayfa 8 - Alfa|Bilim
568 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.