'Şimdiyse elleri yaralı, yüzü derin yorgunluk çizgileriyle bezeli Baba. Elinde kürekle, tırnaklarının altında çamurla doğmuş olması pekâlâ mümkün görünen Baba.'
Bilim kurgu romanları/filmleri her zaman dikkatimi çekmiştir. Okurken/izlerken zamanımı "kaliteli" geçirdiğim zannına kapılma sebebim, düşündürmesindendir. Birçok duyguyu aynı anda hissederim: Keyif, merak, korku, endişe..
Bu kitap da bana böyle kombo hisler yaşattı. Kitabın hikayesinden kısaca bahsedip detaylara yer
Tümü bunların koku kadar uçucu
Gün ışığında çiy tanesinden beyaz
Çocuk yaşta görülen düşlere örnek
Yenilik dileğidir bu yaman sancı
Ne etsen boş gözümüze uyku komaz Oldum bittim boy atan diri çekirdek
İran ve Mavi Turan'a Çıkış
Dr. Yüksel Hoş
Perşembe 10 Kasım 2022
İnsanlar cinsiyet değiştirirken ülkeler de bazen milliyet değiştirir. Hâkim yönetim değişir, resmi dil veya saray dili değişir, zihniyet ve eğitim şekli değişir ve başa geçen kimselerin milli anlayışları ile ülkeler de milli cinsiyetlerini değiştirirler.
Transseksüellik gibi
"Kahve" sözcüğü tüm dillere Arapçadan yayılmıştır. 16.yüzyılın ilk çeyreğinde İstanbul'da görülen kahveyle birlikte dilimize yavaş yavaş "kahverengi" de yerleşmeye başlamıştır. Kahvenin tarihini bir kenara bırakıp " Kahveden önce kahverengine ne deniyordu?" Sorusuna cevap verelim: Boz.
"Boz" sözcüğü, baktığımızda "toprak rengi, kül rengi, sürülmemiş toprak" gibi anlamlara gelmektedir. Kahve yokken kahverengi atlara, kurtlara ve bilumum kahverengi nesnelere yaygın olarak "boz" denmekteydi.