... Mutluluğun var mıdır şekli? Neye benzer? Nasıl bakar? Beyaz mıdır, siyah mıdır, yoksa yeşil mi görünür? Yakın mıdır gökyüzüne, yoksa toprağın içinde giz midir? Dut ağaçlarının yaprakları arasında gezinen köy serçelerinin gagalarına yapışan dutların tadına mı benzer tadı? Yoksa bayram sabahı mıdır mutluluk? Bir bebeğin görünen ilk diş beyazlığı mıdır? Söyler misiniz nedir mutluluk? Bilemedim ben, kafamın içinde çözülemez bir koleksiyon milyonlarca renk, yüz binlerce ses. Mutluluk nasıl olur da bir yüze her hali ile bu kadar yerleşir? Bir yüz mutluluğa nasıl bu kadar benzer. Cennetten bakıyor gibi baktıracak kadar nasıl olur bu böyle? Mutluluk o an, her yeri terk etmişti, yüzüne yapışmıştı annemin, sadece ondaydı ve her hali ile ordan bakıyordu bütün ahaliye.
#şaristanıngözleri
#ercankalkan
#ercankalkanşiir😉
Mehmet Akif Ersoy: "Batı dünyası ilim ve fende ilerlerken biz Müslümanlar ne yaptık? Her şeyi Allaha havale ve emanet edip tembellik, cehalet ve bağnazlık içinde donup kaldık. Sonuç ortada; Dilenerek yaşayan hükümetler, harabeler, ekilmemiş tarlalar, yakılmış ormanlar, hastalıklar, hurafeler üfürükler, yolsuz, okulsuz köyler, pis şehirler. Milletin hayrı için ne düşünsen "Olmaz!" diye dikilen ilimsiz hocalar. Her yeniliğe, "Biz dedemizden böyle görmedik" diye karşı çıkan yobazlar.
Milletlerin hayatında duraklamak bile ölmek demek iken, biz tamamen durmuşuz. Geriden de geri bir hale düşmüşüz. Görünen köy kılavuz istemez. Yaşadığımız, ilkel bir hayattır."
Baya meşhur bir kitap olduğu söylendi. Doğrusu ben bunu bilmeden aldım. Ama sahici iyi kitaptı. Özellikle daha gençler için biçilmiş kaftan olacaktır.
2. Dünya Savaşı zamanı. Londralı çocuklar, Hitlerin bombardımanından korunması adına, kasabalara ve köylere gönderiliyorlar. Çoğu şehir çocuğu, köy yaşamının sakinliği ve saflığı karşısında bunalıp, tekrar geri eve kaçıyor. Anlayacağınız, ne gelenler ne köylüler bu durumdan pek memnun değil.
Ama bizim romanın kahramanı sekiz yaşındaki veled, sakin, çekingen ve çelimsiz. Geldiği ev ise yaşlı, asabi ve kızgın görünen bir adamın evi.
Dahasını anlatmayalım. Okuyuverin.
Bizim veled ile bay Tom arasında yeşeren sevgiyi, bu sevginin iki erkeği nasıl da büyüttüğünü, oğlanın kurduğu arkadaşlığı ve daha bir çok güzelliği, sanki sizin evladınız büyüyormuşcasına keşfedeceksiniz...
Sonu dram. Baştan diyeyim. Ağlamaya hazır olun.
İyi Geceler Bay TomMichelle Magorian · Beyaz Balina Yayınları · 2018950 okunma
Eleştiriye (hem halkın eleştirisi hem de edebi eleştiri) göre mi yazı şekillenir, yoksa yazıya göre mi eleştiri? Belki de hepimiz, yazıya (esere) göre eleştiri şekillenir demek isteriz. Çünkü doğru görünen budur. Fakat, eleştiri korkusuyla yazısını (eserini) şekillendirenler de az değildir. Eleştiri korkusu acaba bir önsezi midir? Örneğin, ben