Sosyal Medya Dindarlığı
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi'nde yayınlanan  “Sosyal Medya Dindarlığı” makalesinde Nihat Oyman,Araştırmaya göre, gençlerin % 44’ü sosyal medyayı dini paylaşımlar yapmak için kullanırken  “Yapmadığı bir ibadetin önemine dair paylaşımlarda bulunanların” oranı” % 70 olarak belirlendi.İnsanlar gerçek hayatta yapmadıkları dini vecibeleri ve söylemleri sosyal medyada yaparak ya da yaptığı dini eylemleri sosyal medyada devam ettirerek manen kendisini popüler ortamda rahat hissetmektedir.Sosyal medyadaki dindarlık, daha çok pazarlama dindarlığı ve gösterişçi dindarlığı teşkil etmektedir. İnsanlar sosyal medyada pazarladığı bir dini söyleme ne kadar beğeni alırsa ya da bir dini söylemi ne kadar paylaşırsa o kadar dindar olduğunu ortaya koymaktadır.Bu da dindarlığın gösterişe ve popülizme dönüştürülmesidir.
"Ve kendileri Allah'ı unutmuş olan, böylece Allah'ın da kendilerine kendi nefislerini unutturmuş olduğu kimseler gibi olmayın. İşte onlar, fâsık olanların ta kendileridirler." (59/Haşr, 19) "Münafık erkekler ve münafık kadınlar, bazısı bazısındandır, kötülüğü emrederler, iyilikten alıkoyarlar, ellerini sımsıkı tutar- lar. Onlar Allah'ı unuttular, O da onları unuttu. Şüphesiz münafıklar fâsıkların ta kendileridirler." (9/Tevbe, 67) Ayetlerde münafıkların Allah tarafından ve kendileri tarafından unutulmaları hadisesi, yabancılaşmayı açıkça betimlemektedir. Allah'ın onları unutması veya kendilerini kendilerine unutturmasının sebebi, onların fıtrattan uzaklaşmaları, sosyal hayatta fâsıklık yapmaları, iyilikten alıkoyup kötülüğü yaymaları, cimri olmaları gibi olumsuzluklardır.
Sayfa 222 - Ark KitapKitabı okudu
Reklam
"Herkes" der Debray, "gizliden gizliye var olmadığından korkar; çünkü başkaları onun var olma hakkının farkına varma- dığı sürece aslında o yoktur. Insan başkaları ondan söz ettiği - onu yücelttiği, eleştirdiği, alaya aldığı, ona iftira ettiği, onun sözlerini yinelediği sürece vardır." Başkalarını konuşturansa medyadır. Binlerce eğitimli "ciddi gazete" okurundan birkaçının derin düşünceleri yerine, kitle iletişim araçları, iki milyon kat güçlü televizyon seyircisinin oluşturduğu bir ordu tarafından hakkında konuşulma şansını sunar Medya modayı -son moda konuları, son moda senaryoları- yaratır ve oyuncuları bu senar- yolardaki satırlara uydurur. Oyuncu seçiminde önemli olan " doğruluk değeri değil", "gösteri değeri" dir.
Sayfa 228 - Ark KitapKitabı okudu
...denilebilir ki din ve iman ile suç arasındaki ilişkilere dair çeşitli görüşler olmakla birlikte samimi inancın, ihlasla yaşanan dinin, insanı topluma karşı suç işlemekten alıkoyduğu ileri sürülmekte, gözlenmekte ve ortaya konmaktadır. Insan fiillerini düzenleyen ahenkli bir sistem olarak düşünüldüğünde dinin, insanın suça gitmesini önleme ka- pasitesine sahip olduğu anlaşılabilir. Etkin bir sosyal kontrol aracı olarak din, insan davranışları üzerinde etkili olmakta, insanı iyi davranışa yöneltmekte, suça yönelten unsurlara karşı direnç kazandırmaktadır. Fakat din ve ibadet, samimiyet yerine riyākarlık temelli olursa, uygun davranışa yönelterek suçu önlemek şöyle dursun, belki de suça teşvik eden, suç için mazeret oluşturan bir araç haline gelerek suçun işlenmesinde esas etken bile olabilir. Özetle din, samimi bir biçimde fiilen yaşanırsa, suçu önleyici bir set teşkil eder, ama gösteriş olsun diye yaşanırsa, o takdirde suça götürmesi, suç aracı olması söz konusu olabilir.
Sayfa 260 - Ark KitapKitabı okudu
Kurban eti
"Kurban kesip et dağıtmak Allah için değil, insanları mutlu etmek için olmalıdır." sözü hakkında ne dersiniz? Kurban kesmek yerine et alarak ihtiyaç sahiplerine dağıtmak uygun olur mu? İslâm'a göre, ibadetlerde şekil ve mana bütünlüğü esastir. Bunlardan birisi eksikse, ibadetlerden olumlu yönde beklenen ahlâkî ve ruhsal değişim
"Onlar gösterişte bulunurlar" (107/Ma'ûn, 6)
ayetinde "gösterişte bulunurlar" ifadesi, "insanlara karşı içlerinde bulun- mayan şeyle hareket ederler", yani "gerçek yüzlerinin aksini gösterirler" manasındadır. Burada niyet önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. İhlaslı eylemin tersine gösterişli eylem niyetle uygunluk arzetmez. Gösterişçi niyetini taşımadığı halde bir davranışı yapıyor görünür. Diyebiliriz ki gösterişte, icra edilen davranış, insanın gerçek niyetine kısmen veya tamamen terstir. Bu bağlamda gösterişin içten pazarlıklılık olduğu söylenebilir. Nitekim bir hadîste niyet-amel ilişkisi bağlamında mü'minle münafığın farkı ortaya konulmaktadır: "Mü'minin niyeti, amelinden, münafığın ameli ise niyetinden hayırlıdır." (A.e., c. 4, s. 291 (Taberání, Mu'cemu'l-Kebir'den)
Sayfa 32 - Ark KitapKitabı okudu
Reklam
107 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.