Bu inceleme yer yer SPOILER içerebilir arkadaşlar. Bilginiz olsun...
Bir gün Fransız Şair Louis Aragon kuyuya bir taş atmış ve demiş ki; 'Cemile, dünyanın en güzel aşk hikayesidir.' O taş şimdilik kuyunun dibinde kalsın bir süre... O esnada ben size kısaca başka bir hikayeden bahsedeyim...
Ben askerliğimi 2007 yılında kısa dönem olarak yaptım.
Neyse ki Dostoyevski'nin , Öteki/Öteki Ben/İkiz gibi isimleri olan kitabını da bitirdim ve incelemesini yazabiliyorum. Neymiş, Dostoyevski'ymiş de, insan psikolojisinden en iyi o anlarmış da. Bakıyorum diğer incelemelerine kitabın, yere göğe sığdıramamış herkes. Ne alakası var kitabın Dövüş Kulübü ile. Altı üstü bir devlet memurunun maceralarını
Hayatımın en zor günlerinden birini geçirdim bugün. Ama sokaktaki canların yaşadığı şeylerin yanında bizim zor günlerimiz ne ki!
Hiçbirimiz arabanın arkasına bağlanıp ciğerimiz patlayana kadar koşturulmadık mesela.
Hiçbirimiz ''aa birisi bize yemek koymuş'' umuduyla sevinip zehirlenmedik.
Hiçbirimiz kımıldamayalım diye kemerle
“Bu akşam rüyamda Leylâ'yı gördüm, Derdini ağlarken yanan bir muma; İpek saçlarını elimle ördüm, Ve bir kemend gibi taktım boynuma, Bu akşam rüyamda Leylâ'yı gördüm. Leylâ.. Elâ gözlü bir çöl ahûsu, Saçları bahtından daha siyahtır. Kurmuş diye sevda yolunda pusu, Döktüğü göz yaşı, çektiği ahdır. Leylâ.. Elâ gözlü bir çöl ahûsu. Bir damla inciydi kirpiklerinde, Aşkın ıztırapla dolu rüyası Bir başka güzellik var kederinde Bir başka âlem ki ruhunun yası, Sessiz incileşir kirpiklerinde...”
Uzun uğraşlarım sonrası sanırım arkadaşıma, okuma alışkanlığı kazandıracağım. Dile kolay liseden süre gelen tam on iki yıllık arkadaşlık. Zannediyorum ki o, en yakın arkadaşım benim. Hayatının en ince ayrıntılarını bile anlatır bana, tabi bende ona. Kendisi öğretmendir benim gibi ancak benim aksime atanmış hayatını düzene koymuş biridir. Hayatında