Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Çocukluğumuz...
Çocukluk sadece tertemiz bir güzellikti, her şey bu kadar basit, bu kadar yalın, bu kadar kolay, bu kadar eğlenceli ve bu kadar oyundu. Söyleyin, neydi geçen zamanı unutulmaz kılan? Dönüp durmakta olan bir lastik çemberin arkasına takılıp gidebilirdi isteyen her çocuk... İsteyen, gökkuşağının altından geçebilmek için dünyanın öteki ucuna kadar hiç durmadan koşabilirdi.
Bir dakikanın altmış saniye olduğunu söylüyoruz ya mesela; çok kifayetsiz bir tarif bu bence. Her bir dakikanın, altmış saniye çarpı dünyadaki insan sayısı kadar çok hikayesi var. Her insan, hikayesi farklı bir altmış saniye yaşıyor. Her insan tekinin her altmış saniyesi, içinde yine nice zengin hikayeler barındıran yeni altmış saniyelerin kapısını açıyor. Ve bu böyle devam edip gidiyor. Günler, saatler, dakikalar, saniyeler... Hayatın anlam dizgesinde iç içe yaşayan akıl almaz hikayeler...
Reklam
Gerçeğin içinde muamma, muammanın içinde sır, sırrın içinde nice aşikâr gizli...
Her gurbetin içinde bir vuslat, her kavuşmanın içinde bir ayrılık gizli. Uzaklığın içinde büyüyen bir yakınlık, yakınlığın içinde çoğalan bir hasret gizli...
Sözün içinde mânâ, mânânın içinde hakikât gizli...
Bulutun içinde yağmur, yağmurun içinde rahmet, rahmetin içinde bereket gizli...
Reklam
Her karanlığın içinde bir aydınlık, her gecenin içinde ışıyan bir sabah gizli...
İnsan ne kadar sürer? Giderken ardında bıraktığı izlerin silinip gitmesi, sözlerin buharlaşarak havaya karışması ne kadar sürer?
Ne kadar sürer bir şeyin içimizden gelip geçmesi?
Gökyüzüne hevesli sözlerimiz var ama uçurmaya yetecek mecalimiz yok onları.
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.