Cebinden bir yirmi beş sent çıkardı.. İşte onun üzerinde de, küçük, sade harflerle aynı sloganlar yazılıydı, arka yüzde büyük biraderin portresi vardı.. Paranın üzerinden bile o gözler insanı izliyordu.. Paraların üzerinde, pullarda, kitap kapaklarında, bayraklarda, posterlerde, sigara paketlerinde, her yerde sizi izleyen gözler ve sizi sarıp sarmalayan bir ses.. Uyurken ya da uyanırken, çalışırken ya da yemek yerken, içeride ya da dışarıdayken, banyoda ya da yataktayken, fark etmezdi, kaçamazdınız.. Kafatasınızın içindeki birkaç santimetreküp dışında, hiçbir şey size ait değildi..
Salondaki fısıltılar kulaklarda uğultu bırakırken, halkın gözbe-beğinde heyecan kıvılcımları kaynaşıyordu. Çünkü insanoğlunun iskeleti çamurla, kanı merakla yoğrulmuştu. Maznunun kadın oluşu, halkın heyecanını bir kat daha artırmıştı… Koridor, insan selinin boğucu nefesi ile dolup taşarken, mendiller yüzlerdeki teri emdi… Sanki az sonra, bilmem kaçıncı perona, içi hasret yüklü bir tren gelecek ve özleyişler son bulacaktı… Bekleyenlerde bir kıpırdanış oldu ama gelen, tren değildi. Alev alev yanan gözler, iki jandarmanın arasında yürüyen maznunun üzerinde mıhlandı… Fısıltılar iyice yoğunlaştı. Görenler, görmeyenlerin dikkatini aynı noktaya çekebilmenin telâşı içindeydi:
Reklam
269 syf.
·
Not rated
Kim, kimi öldürmüş; kimin eli kimin cebinde... Çetin Altan, Osmanlı Hanedanı'nın - Osmanlı Halkı'nın değil- karanlık yüzünü bu kitapla gözler önüne sermiş. Bana göre bu kitap kaynak bir kitap değil. Çünkü Çetin Altan kitabın her sayfasında Osmanlıdan nefret ettiğini bir şekilde biz okuyuculara hissettiriyor. Nasıl ecdadımız melaike değilse aynı şeklide şeytan da değildi. Game Of Thrones izleyicileri bu kitabı özellikle okusun. Entrika nasıl olur, taht oyunları nasılmış, Çetin Altan bize nefret dolu üslubuyla gösteriyor.
Tarihin Saklanan Yüzü
Tarihin Saklanan YüzüÇetin Altan · İnkilap Kitabevi · 2015127 okunma
SÜRVEYAN HEKİM “Doktordan satılık araba” diye ilan verirler, çok doğru aslında. Ne o arabayı kullanacak vakit bulursunuz, ne de düzenli bir hayatınız olur. Hele bir de cerrahsanız, o uyku denen tatlı şeyle bir türlü buluşamazsınız. Ben de Güneydoğu’da görev yaparken hem uykudan, hem de arabamdan mahrum kaldım. Zaten kullanmaya vakit
http://www.hakanevrensel.com/guneydogudan-oykuler-3/Kitabı okudu
186 syf.
10/10 puan verdi
·
Liked
·
Read in 25 hours
Üçüncü kez okudum Şeker Portakalını. Her seferinde aynı yürek burukluğu, sayfaları çevirirken hafif nemli gözler.. Ah sevgili Zeze... Bir kitap incelemesinde bunlara değinmem doğru mu bilmiyorum fakat kitabı okurken gören bazı arkadaşlarım "Bence güzel bir kitap değildi." , "Anlatılanlar beni hiç etkilemedi." gibi yorumlar yaptı. Açıkçası bunu duyarsızlığa yordum. Çünkü yoksulluğun, çaresizliğin bir çocuk gözüyle böylesine içten anlatıldığı başka eser daha bilmiyorum. (Tabii ben denk gelmemiş de olabilirim, eğer varsa başka öneriniz zevkle okurum.) Belki de kitabın benim için özel olmasındaki en önemli etken; okurken ağladığım ilk kitap olmasıdır. İlk kez ortaokulda okuyordum ve kitabı kenara koyup içli içli ağlamıştım. Babası, ablaları Zeze'yi döverken; kendisinin bir "şeytan" olduğunu söylerken; hatalarının telafisi için uğraşırken sizler de Zeze'ye sımsıkı, doyasıya sarılmak istemediniz mi ?
Şeker Portakalı
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022231.7k okunma
Eğitimci Memurlar 1816 yılında, Finlandiya’nın Rusya’ya ilhakı şartlarından olarak bu ülkeye yeni bir anayasa verilmişti ve Finlandiya Milli Meclisi yeni anayasa hükümlerine göre icra yapıyordu. Çar I. Alexandr, yayınladığı bildirisinde Rusya’nın idaresi altında bulunan Finlandiya’ya verilen anayasaya, gerek kendisinin, gerek de
Reklam
612 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.