"Ates Lordu," dedim dayanamadan. "Daren? "
"Binlerce yıldır yaşıyorum Su Vârisi," dedi ayaklanarak. "Onun neyin peşinde olduğunu ben bile bilmiyorum."
Gözlerimi kırparak bakakaldım.
"Savaşta kimin tarafındaydı?" diye sordum ben de dayanamayıp ayağa kalkarak.
"Herkesin," dedi. "Ve hiç kimsenin."
Ben elini bedenimde aşağı doğru, eteğimin altındaki o gizli geçide kaydırırken gözbebekleri büyüyor, bacaklarımı hafifçe iki yana açarken gözlerimi gözlerinden bir an olsun ayırmıyorum ve parmağını külotumdan sıyırıp onu o en tatlı noktama götürüyorum.
Onu izlediğimden haberi olmayan kadının yüzünü inceledim, baktıkça gözlerimi ondan alamaz oldum. Yüzü çok güzeldi, sanki yeryüzüne ait değilmiş gibiydi bile diyebilirim, "toprak ya da deniz değmemiş" bir ışık, bir ifade vardı.
''acı bir tütün gibi yakıyor genzimi
senden uzak olmak
akşamları dağılan sonbahar bulutları götürüyor
iki yorgun yaprak diye gözlerimi
...
yalnız olmak
sensiz olmak
tadına bir kavak gibi tek başına varıp gökyüzünün
tek başına dokunmak kelebek kanatlarına
beni senden alıp dağıtıyor
senden alıp başkalarına dağıtıyor beni
büsbütün.''
Yakında," dedim ifademi bir saniye olsun bozmadan.
"Anlamadım"
"ayaklarıma kapandığında, yakında olma Kasır. Çünkü üzerine basıp geçmekten bir an bile tereddüt etmeyeceğim."
"Sizi incittiysem beni bağış..."
"Ne cüretle?" diye güldüm. "Beni nasıl incitebilirsin ki?" Servis yapan cinlerden birinden sert olmasını umduğum bir içki kaptım. "Baştan savma ve çocukça aşağılamalarının üzerimde etkisi olacağını mı sandın?" Anlam dolu gözlerimi karşımda küçülebilsin diye ona diktim. "Bahse girerim beni her gördüğünde korkudan nereye sığınacağını şaşırıyorsun."
Yüzümde bir gülümsemeyle ona doğru yaklaştım. Kadehten küçük bir yudum aldım. "Dikkat et," dedim kaşlarımı çatıp. "Oyun oynamayı tüm kediler sever ama kaplanlar sonunda değnekten sıkılıp senin kemiklerinle devam eder."
Canımın Canı ,Melike İLGÜN'ün son kitabı.
İlk satırdan sürüklemeye başlayan akıcılığı ile yüreğe dokunan sözcüklerle, gözlerimi dolduran anlam yüklü paragraflarla,sonuna kadar merakla sayfalari çevirdiğim bir romandı bu da diğer romanları gibi.
Melike İLGÜN'ün
Ülkemizin yakın tarihinden kesitleri romanın içinde harmanlayışını, olayları yansıtmadaki tarafsızlığını,yüreğe dokunuşunu,karakterleri canlı kılışını seviyorum .
Canımın CanıMelike İlgün · Kırmızı Kedi Yayınları · 20244 okunma
Yaşamayı sürdürüyordum ama bu sadece yaşam fonksiyonlarımı sürdürmekten ibaretti. Bir uçurumun başına gelmiştim ve önümde yok oluştan başka bir şey olmadığını çok iyi görüyordum. Ulaştığım sonuca kayıtsız kalmam imkânsız olduğu gibi, önümde yalnızca acı ve gerçeğin durduğunu görmemek için gözlerimi kapatmam da imkânsızdı. Yaşadığım tam bir perişanlıktı.
Mutsuz bir şekilde gözlerimi kırpıştırdım.
"Ne olur azıcık öpüşsek?"
"Şahane olur. "Parmağıyla bu defa çeneme pıt pıt yaptı. "Kendi iradenle, istediğin zaman."
"Kim kendi iradesiyle seninle öpüşmek istemez ki?" diye kıkırdadım.
"Bak sen," dedi çapkın bir gülümsemeyle. "Öyle mi düşünüyorsun?" İyice kaşlarımı çattım. Havamı kaçırıyordu.
"Hiç aynada kendine baktın mı? Bakmıyorsan bakmak isteyecek birilerini tanıyorum."
Onlann bu şekilde seyretmeleri bilinen ve müşahede edilen bir durumdur. Onların doğduklarım ve battık larını müşahede etmekteyiz. Eğer onlann seyredişleri hızlı olmasaydı, bu kadar uzun bir mesafeyi katedemezlerdi. Ve eğer Allah onları, yörüngelerinde (yıldınm gibi) hızlı bir şekilde seyretmelerinin şidde tinden etkilenmeyeceğimiz kadar yükseklerde yaratma- saydı, onların bu denli hızlı hareket etmeleri gözlerimi zi alırdı. Tıpkı bazen arka arkaya çakan şimşeklerde olduğu gibi. Ancak Yaratıcı bir lütuf olarak, onlann çok çok uzaklarda seyretmelerini takdir etmiş ve böy- lece her hangi bir olayın meydana gelme ihtimalini ortadan kaldırmıştır.
Bırak her zamanki gibi, karanlık kalsın odam..
Zaten konuşmaya, zor ikna olmuş yüreğim..
Utanırım, korkarım, susarım gözlerimi görürsen...
Ne çok demlendin yüreğimde,
Ne çok yudumladım seni ruhumla,
Ve ne çok öldüm ben sana.
Bir ben bilirim, birde bu karanlık gece...