Rahmet olsun.
Türk’ün, Müslüman’ın batı karşısında başı dik olmalıdır deyip bu gururlu cümlenin içini doldurmak için senelerce çalışmış.
Araştırmalarını derinleştirip haklılığını anlatabilmek için onlarca dil öğrenmiş.
İstanbul’a İslam, Bilim ve Teknoloji Müzesi’ni kazandırmış.
Amerika’yı ilk keşfedenlerin Müslümanlar olduğunu savunmuş, elbette dayanaklarla..
17 ciltlik bir külliyatı( 8-16 yy İslam Tarihi hadis, tarih, tasavvuf, fıkıh, şiir, zooloji, kimya, botanik, meteoroloji, matematik, astronomi, kimya, gramer, edebiyat) Almanca yazmaya mecbur bırakılmış. Türkçe’ye tercüme edebilmek için senelerce uğraşmak zorunda kalmışız ve bunu yapmayı bile 2000li yıllarda, yani çok geç istemişiz.
Astronomi, Matematik, Coğrafya alanlarında derin bilgilere sahip. Coğrafya’yı hep ön planda tutup daha ilgi çekici bulduğunu belirtmiş.
Buhariden alıntılanan yüzlerce hadisin sanılanın aksine sözlü aktarılmadığını, yazılı dayanakları olduğunu ve yüksek bir ihtimaldir ki peygamber döneminden Buhari’ye yazılı, korunarak geldiğini savunmuş. /Kitabımızla çelişen ifadeler ve efendimizden yüzlerce yıl sonra doğmuş bir insanın -M.S. 810 -korunmuş hadislere ulaşmasının zor olduğuna inandığımdan pek mantıklı gelmedi bu fikri bana. Ebu Hanife’nin hadislere yaklaşımını daha akla yatkın bulmuşumdur hep.
Madem Araplar tüm bu alanlara öncülük etmiş, onlarca bilim adamı çıkarmış neden Avrupa onların başlattığının üstüne çok şeyler koyarken sadece seyretmişler ? sorusunun cevabı yok ama yine de. Sırf bu cevap için okudum diyebilirim ama cevap yok sadece tespit var.