Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

G

G
@greentree
Lisans
21 okur puanı
Haziran 2019 tarihinde katıldı
"Her gün onun için bir konuda ilk"
Sayfa 43
Reklam
Tercih yeterli değildir. İlerleme, arzu ve eylem gerektirir.
Sayfa 42
İlerleme, daha iyi sonuç getiren değișimdir. İlerleme, bir șeyi daha fazla kendisi kılan șeydir.
Sayfa 41

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ben dünyayı öğrenenler ve öğrenmeyenler olarak iki ye ayırıyorum. Öğrenen, etraflarında olup bitenlere açık olan, dinleyen, dersleri duyan insanlar vardır. Aptalca bir şey yaptıklarında bunu bir daha yapmazlar. Biraz işe yarayan bir şey yaptıklarında bir daha sefere daha iyi yapmaya çalışırlar. Sorulacak soru, başarılı veya başarısız biri olup olmadığınız değil, öğrenen veya öğrenmeyen biri olup olmadığınızdır."
Sayfa 38
Empati ile, birinin hissettiğinin aynısını hissetmek kapasitesini kastetmiyorum. Bu sempatidir. Sempati oldukça popülerdir, ancak bana göre fazla önemsenmektedir. Empati ile yumuşak,anlayışlı bir şekilde davranınayı kastetmiyorum. Bu destektir. Destek de oldukça değerlidir ve önemsenir. Öyleyse empati ne? Empati diğer insanların düşünce ve güdülerinidoğru bir şekilde kavrama yeteneğidir, öyle ki insanlar "Evet, işte bu tam benim geldiğim yer" diyeceklerdir. Bu sıradışı bilgiye sahip olduğunuzda,diğer insanların hareketleri hoşunuza gitmese de niçin öyle davrandıklarını kızmadan anlayıp kabul edebilirsiniz. Hatırlayın, öfkenizi yaratan aslında kendi düşünceleriniz, diğer kişinindavranışı değil. Şaşırtıcı şey şu ki; diğer kişinin niye öyle davrandığınıanladığınız anda, bu bilgi sizin öfke üreten düşüncelerinize bir sınır koyma eğilimine giriyor. Peki empati sayesinde öfkeyi ortadan kaldırmak o kadar kolaysa, niye insanlar her gün birbirlerine kızıyorlar? Yanıtı şu, empatinin kazanılmasızordur. İnsan olarak bizler kendi algılarımızla donatılmışız ve otomatik olarak insanların yaptıklarına anlamlar yüklüyoruz. Diğer insanın kafasının içine girmek çok çalışma gerektirir ve çoğu insan bunun nasıl yapılacağını bile bilmiyor.
Sayfa 197
Reklam
Sizi kişiler arası zorluğa sokan kurallar genellikle zarar verici gözükmezler. Aksine, çoğunlukla oldukça ahlaklı ve insani dururlar. Son zamanlarda, evliliklerin yüzde 50 - yüzde 50 olması gerektiğine inanan Margaret adında bir kadını tedavi ettim. Her eş diğeri için eşit derecede davranmalıydı. Bu kuralı tüm insan ilişkilerine uyguluyordu.
Sayfa 187
Haksızlık ya da adaletsizlik algısı, tamamen olmasa da çoğunlukla öfkenin en büyük nedenidir. Aslında, öfkeyi, size haksızlık edildiği inancınızla birebir örtüşen bir duygu olarak tanımlayabiliriz.
Bilişsel Çarpıtmaların Nedenleri 1 . YA HEP YA HiÇ DÜŞÜNCESI: Her şeyi siyah ya d a beyaz görürsünüz. Eğer performansınız mükemmelin altındaysa, kendinizi tamamen başarısız bulursunuz. 2. AŞIRI GENELLEME: Tek bir olumsuzluğu hiç bitmeyecek bir başarızlık demekmiş gibi görürsünüz. 3. ZiHiNSEL FILTRE: Tek bir olumsuz ayrıntıyı bulur onunla
Zaten hayatın bizi mutlu etmek gibi bir derdi yoktur. Mutluluk sadece bizlerin peşine düşebileceğimiz, yaramaz, hareketli, yakalanması çok zor bir kuştur. Yaşadıklarımız aklımızın bir köşesine satır sa­ tır yazıldıkça, o kuş bizden her gün biraz daha uzaklaşır. Senin gi­ bi birinde aşağılık duygusu olmayacak da ne olacak? Gelelim şu mutluluk meselesine, eğer bir in­ san mutsuzsa, onu hiçbir şeyle mutlu edemezsin çünkü mutluluk bir karardır. Köşkler, yatlar, katlar, hatta mevki, başarı, sevgi bile bazen insanı mutlu edemez. Bizlerse onlara dışarıdan bakar, bir eli yağda, bir eli balda, mutlu olması gerekir diye düşünürüz ama “mutluluk” ile “gerekir” her zaman yan yana gelmez. — Çocukluğumu düşünüyorum da, şimdi içinde bulundu­ ğum güzellikleri o zaman hayal bile edemezdim ama ne gariptir ki, ben bütün bunlara rağmen mutlu değilim. — Aniden bir şey olsun ve ben mutlu olayım diye düşünüyor­ san, daha çok beklersin.
Yaşananlar her birimizi ayn ayrı etkiler. Kimi güzel anıları­ mız arasında yer alırken kimi de her aklımıza geldiğinde içimizi yakar. İşin kötüsü insanoğlu çoğu zaman tatlı değil acı olan olan anıla­ rın peşine düşer çünkü onların izi her zaman daha derindir. Sen hepsiyle başa çıkmayı başarmışsın. Şimdi sırada ne var?
Reklam
Ne bir katre hayır karşılıksız kalıyor, ne de bir katre şer. Bu dünyada ne yaparsan, dünya er veya geç sana onun karşılığını mutlaka veriyor. Her insanda var olan ve adeta bir bil­ gisayar gibi hafızasına her şeyi bir bir kaydeden bilinçdışının bu konuda ne kadar adil olduğunu, hatta bazen kişinin kendisine herkesten daha acımasız davranabildiğini biliyorum. Bu yüzden karşılıklar kuralına gönülden inanıyorum. Meslekte geçen bunca yıl, bu kurala olan inancımı giderek güçlendiriyor.
İnsanın kendini değiştirmesi, dünyayı yerinden oynatmak­ tan daha zordur Handan Hanım. Düşünsenize, Kenan bir anda değişse, bambaşka bir adam olsa, hayatla savaşabilse, başkalarını anlayabilse, herkesin onu kıskandığını, düştüğü duruma oh çek­ tiklerini düşünmek yerine, ben onlar için ne yaptım diyebilse bu hallere düşer miydi?
Gençliğinde çok sevdiği halde annesinden de nasıl kaçtığı­ nı biraz önce anlatmıştı. Demek bir sorunla karşılaştığında he­ men sahayı terk etmek de hayatındaki önemli alışkanlıklardan biri.
Bu adam, bütün bu yaşadıklarını sadece şansla elde etmiş ola­maz. Aslında şu anda hep çok istediği o eski Kenan olabilse, haya­tına giren kadınları kaybetmekten bu kadar korkmasa, bu kadar taviz vermese, risk almaktan böylesine ürkmese, bunların hiçbiri gelmezdi başına. Bunlar ancak risk alarak yapılabilir. Kaybetmeyi göze alması gerekir yani... Ama onda ne bu cesaret kalmış, ne de kendine güven. Henüz tam anlayamadığım ama pek çok tahmin yaptığım bir nedenle yıkılmış o. Hiç olmazsa bunu görebilse, bu­ nun nedenlerini birlikte arayıp bulsak, yepyeni ve ona daha uy­gun çıkış yolları bulabiliriz belki.
Bir insanı kaybetmek istiyorsan tıpkı senin gibi, onu çok ama çok sevmen gerekiyor. İşte o zaman kendiliğinden gider zaten, di­ yorum içimden ama bunu ona söylemiyorum.
Demek in­sanoğlu neyse oydu, hiç değişmiyordu.
Reklam
Çöldeki kum fırtınası, dağdaki çamı ne kadar ilgilendirir ki? Kesinlikle hiç ilgilendirmez!
Kim ki suda akıntıda sürüklenir, kim ki kendine daha yüce ilkeleri rehber edinmez, kim ki ideali yoktur,inancı yoktur,böyle bi insan yaşayan ve hareket eden bi canlı olmak yerine,hareket eden şeydir, bir yankıdır ama ses değildir.İç yaşamı olmayan bir insan bir barometrenin havanın sadık hizmetlisi olması gibi, çevresinin kölesidir.
Çünkü sahte olandan uzaklaşmak , gerçeğe yönelmekle aynı şey.
Mutluluk , karabulutlar kaybolduğunda, gün ışığının doğal olarak dünyayı ısıtması gibi, stressiz bir yaşamın doğal ifadesidir .
Fırından taze çıkmış ekmeği koklamak aç birisini ne kadar beslerse, beklemenin heyecanı da ancak o kadar mutluluk verir.
Reklam
Kontrol etmeniz gereken her şey, sizi kontrol eder.