seher
@gubset
869 kütüphaneci puanı
765 okur puanı
Kasım 2013 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Asıl bilgelik, gerçekliği ne zaman kendi isteklerimize göre şekillendirebileceğimizi, değiştirilemeyecek olanı ise ne zaman sükunetle kabulleneceğimizi bilmektir.
Seneca
Çok partili döneme geçilen yıllarda milletvekillerinden biri Meclis kürsüsünden, ünlü "Âsiyâb-ı devleti bir har da olsa döndürür"( Devlet denen değirmeni bir eşek de olsa döndürür) mısrasını okumuş.Ertesi gün meclis başkanın önüne ,bu milletvekilinin milli sırrı açığa vurdu iddiası ile bir gensoru önergesi gelmiş. Kervan- İskender Pala
Tarihin altında hafıza ve unutuş.Hafıza ve unutuşun altında yaşam.Ama yazmak başka bir hikaye.Sonu yok
Paul Rıcoeur
Okur Takip Önerileri
Hassas insanlar kimseyi rahatsız etmemek için
hayatı parmak uçlarında yaşar.
Ses yapmadan hayata devam eder
çünkü bütün gürültü içindedir.
Alıntı
Unutma, sana ışık tutanlara sırtını dönersen, göreceğin tek şey kendi karanlığındır. Descartes.
Bir şarkıyı başa sarıp tekrar tekrar dinliyorsan, başa sardığın o şarkı değil, hayallerindir… Pablo Neruda
“Tanıdığım en güzel insanlar, yenilgiyi, acıyı, mücadeleyi, kaybı yaşamış olan ve diplerden çıkış yolunu kendileri bulmuş insanlardır.
Bu kişiler yaşama karşı geliştirdikleri kendine has takdir, direniş, duyarlılık ve anlayışla; şefkat, nezaket, bilgelik ve derin sevgiden kaynaklanan bir ilgi ve sorumlulukla doludurlar.
Güzel insanlar öylece ortaya çıkmazlar, onlar oluşurlar. “
Elisabeth Kübler-Ross
Tanrı,iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır.;yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrıyı kullanırlar.
Giordano Bruno
"Hayatını vazgeçtiklerin belirler. Bu yüzden bir karar alırken neyi seçtiğinden ziyade, nelerden vazgeçtiğini çok iyi sorgula."
Anatole France
Koyunlar ömrünü kurttan korkarak geçirir halbuki sonunda onu yiyen çobandır. Thomas Hobbes.
Eğer hayat gerçekten güzel olsaydı, herkes büyük bir sevinçle uyanır ve hiç istemeyerek uyurdu; oysa durum bunun tam tersi.
Arthur Schopenhauer.
Herhalde yaptıkları için takdir görmek istemeyen kimse yoktur; herkes övülmek ister ama iyi ya da dikkate değer bir şey yapmak kolay değildir. Doğru şeyi yapmaktansa yanlış yapanları suçlamak yargılamak daha kolaydır. O zaman bile, ortaya çıkıp ilk taşı atan olmak zordur. Ya size destek veren olmazsa? Suçluyu kınamak için başka kimse istek duymuyorsa? Diğer yandan, süreç bir kez başladı mı birini suçlayanların arasına katılmak çok kolaydır. Kendinizi ortaya atmanıza bile gerek kalmaz, "Ben de!" demeniz yeterlidir.
İtiraflar, Kanae Minato
"Dış dünyadaki sosyal yaşam, buradakinin tersine 'yaranma' kavramı üzerine kuruludur. Öğrenci öğretmenine yaranmaya çalışır; çünkü eğitim denen kavram, yüksek not almaktan başka bir anlam içermez hale getirilmiştir. Memur ise amirine yaranma derdindedir; basamak yükseltmek için çoğu zaman işini iyi yapmanın yetmeyeceğini, hattâ bu işin gereği olan liyakat ve karakter gibi kavramların pek önemsenmediğini anlamıştır. Fakir ise, zengin ve hatırlı komşusuna yaranma peşindedir; torpil denen kavram diplomadan çok daha mühimdir dış dünyada. Dindar ise bir ömrü tanrısına yaranmak için geçirir, cennete ancak öyle gidebileceğine inanmıştır. Kimseyi takmayana, bildiğini okuyana ise deli derler. Dünya büyük tabii, dertleri de büyük böyle."
Domuz Kasabı, Mehmet Mollaosmanoğlu
Bir odada iki kişinin bir araya geldiğini düşünün. Ama aslında altı kişi vardır. Kendimi gördüğüm halim ile ben, onun beni gördüğü hali ile ben, benim onu gördüğüm hali ile o, onun kendisini gördüğü hali ile o, gerçekte olan ben ve gerçekte olan o.”
William James