Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Önceki günden beri, yaşam hepimize daha ağır ge­liyor. Mutluluğu görür gibi olduk ama avuçlarımızdan sıyrılıp kaçtı. Yeniden insan olabilmek için çok basit bir şey gerektiğini anladık. Ama bu şey bir türlü gerçek­leşmiyor, biz yeniden hayvana dönüyorduk. Görünme­yen, adını bilmediğim bir gücün oyuncağıydık, bu güç kör mü, duygusuz mu, yoksa tam tersine bilinçli ve kur­naz mı? Önceki günden beri bunu çok düşündüm; bir alınyazısı diyordum bu güce, bir Şeytan, bir Tanrı. Bu güç evreni yönetiyor, düşündüklerini gerçekleştirmek için -kimbilir neydi düşündükleri- sırasıyla, bir barış­tan yararlanıyordu, bir savaştan. Bugün sıra savaştaydı, barışseverlerin vay haline! Düşündükçe kendime daha çok soru soruyorum. Kör ya da bilinçli, evet ama ger­çekten çok güçlü mü? Güçlüyse ona nasıl karşı koyarız? Onunla yararlı bir anlaşmaya varıp direnmeden kade­rimize boyun eğsek, bütün bedenimiz ve ruhumuzla savaşsak, böylece de elimizden geldiğince düşündükle­rinin gerçekleşmesine yardım etsek daha iyi değil mi? Ama çok güçlü değilse, ona direnmek, yüreğimizi dol­ duranlara çok daha uyan kendi görüşlerimizi gerçek­leştirmek, yeryüzünde doğanın, insanoğlunun üstün­lüğünü sağlamak doğru olmaz mı? Boyun eğmek mi, direnmek mi? Kafam, bir yanıt bulamadan bu iki soru karşısında bocalıyor, oysa mutluluk ve başarı, yapılacak bu seçime bağlı.
“Güce teslim olmak, boyun eğmek, haksızlığı hak yerinde kabul etmek…”
Sayfa 104Kitabı okudu
Reklam
Güce boyun eğmek, bir istem işi değil, bir zorunluluk; olsa olsa bir sakıntı işidir. Ne bakımdan ödev olabilir bu?
Eğer iktidara isyan eden kimse ona boyun eğmek suretiyle sadece kendisinden daha büyük bir güce boyun eğmiş olduğuna inanıyorsa,ruhunda ve gönlünde şu veya bu iktidar biçimi değil, iktidar fikrini mahkûm etmişse,şuurlu olsun veya olmasın bir anarşisttir.
Sayfa 14
Furuğ'un İbrahim Golestan 'a yazdığı mektuplardan parçalar:
Benim kötülüklerim kötülük yapmak için değildir. Sonuçsuz kalmış olan iyilikleri duyumsamamdandır. * Kalbimi bir meyve gibi tüm ağaçların dallarına asmak istiyorum. * ... Hep kapalı bir kapı gibi olmaya çalışmışım, kimse korkunç içimi görmesin ve tanımasın diye... bir insan olmaya çalışmışım, kendi içimde yaşayan bir varlık olduğum halde... Biz
Sayfa 155Kitabı okudu
ocak 2024/toplum sözleşmesi
Güç maddesel bir şeydir. Bundan nasıl bir ahlak çıkabilir, bilmem. Güce boyun eğmek , bir istem işi değil, bir zorunluluk; olsa olsa bir sakıntı işidir. Ne bakımdan ödev olabilir bu?"
Reklam
Güce boyun eğmek, bir istem işi değil, bir zorunluluk; olsa olsa bir sakıntı işidir.
"Gönüllü Kulluk Üzerine Söylev’de La Boetie şunlara değiniyor: "Şimdilik incelemek istediğim şey yalnızca, onca insanın, onca köyün, onca kentin, onca ulusun bazen, kendilerinin verdiğinden başka gücü olmayan; ancak kendileri tahammül ettikleri sürece zarar verebilen; boyun eğmek yerine karşı çıksalar hiçbir şey yapamayacak olan tek bir zorbaya, nasıl olup da göz yumdukları ya da böyle bir şeyin mümkün olup olmadığıdır. Milyonlarca insanın boyunduruk altında, sefil köleler halinde var olduğunu görmek zorunda kalmak, ama bunların çoğunun büyük bir güç tarafından zorlanmadığını, aksine sırf, zaten yalnız olduğu için aslında gücünden korkmalarına da gerek olmayan; insanlık dışı ve acımasız olduğu için taşıdığı özellikleri sevmelerine de gerek olmayan BİRİNİN, sadece adı karşısmda büyülenmiş, tutsak edilmiş olduğunu fark etmek, elbette hem hayret verici, hem de alışılmış; öyle ki insan, şaşkınlığa düşmekten ziyade acı duyuyor. Biz insanların zayıflığı bu: Çoğu zaman kendimizi güce itaat etmek zorunda hissederiz..." (s. 11).
Seyyid Kutup (Rahimehullah);
"Tek bir olan Allah'ın şeriatını temel almamış bir yönetici ya da yönlendiriciye itaat ederek; Allah'ın gücü dışında bir güce boyun eğmek suretiyle O'na ortak koşarlar!"
182 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.