"Sinirli bir yapıya sahip insanların sözde 'hassasiyet'leriyle birlikte bencillikleri de artar; kendi rahatsızlıklarına giderek artan bir dikkatle yaklaşır, aynı rahatsızlıkları başkalarının sergilemesine tahammül edemezler."
"Acaba Aşk konusunda, gürültü karşısında, gürültünün kesilmesi için, yalvarmak yerine, kulaklarını tıkayan insanlar gibi mi davranmak gerekir; onlar gibi dikkatimizi, savunmamızı kendimize yöneltip hedef olarak sevdiğimiz dıştaki varlığa değil, onun yüzünden acı çekme kapasitemizi yok etmeyi mi seçmemiz gerekir?"
Aslında hiçbir fikirleri olmadığı için, hayatlarının ilk bölümünü bizim fikrimizi sormakla: ikinci bölümünü de aynı fikirleri bize sunmakla geçiriyorlar.
"Seslerin yeri yoktur. En azından biz onları hareketlere bağlarız ve böylece bize bu hareketleri haber vermek, hareketleri zorunlu ve doğal kılar görünmek gibi bir yararları olur."
"Çünkü âşık olduğumuz anda, sahip olduğumuz bütün bilinmeyen küçük ayrıcalıklarımız sevdiğimiz kadına duyurabilmeyi isteriz; hayatta zavallıların ve can sıkıcı insanların yaptığı gibi. Sevdiğimiz kadının bunlardan habersiz olması bize ıstırap verir; kendimizi teselli etmeye çalışır, bunlar hiçbir zaman görünür olmadığı için, belki de sevdiğimiz kadının, bizimle ilgili fikrine bu bilinmeyen meziyetler ihtimalini eklediğini düşünürüz."