Bir bahçe tahayyül edin ki, bu bahçede 1001 tane birbirinden güzel kokan ve dahî görünen güller derlenmiş... Güllerin tamamına uzaktan bakınca محمد (sav) yazan bir gül bahçesi... Adı Fahr-ı Kâinat Efendimiz (sav) olan bir gül bahçesi... Her bir gülü koklarken ayrı ayrı mest eden bir gül bahçesi...
Tarihte, en ince ayrıntısına kadar tüm
MİHRİBAN
Sarı saçlarını deli gönlüme
Bağlamışlar çözülmüyor Mihriban
Ayrılıktan zor belleme ölümü
Görmeyince sezilmiyor Mihriban
Yar deyince kalem elden düşüyor
Taş taşın üstünde yok; tabiat kül ve enkaz
Bir savaş ki, simsiyah tüller bırakıyordu
Öyle bir kıyamet ki, parçalanmış, bembeyaz
Bedenlerle döşenen yollar bırakıyordu
Boynu kırılıyordu derindeki tohumun
Uyuyan sürüngenler liflerine ayrılmış
Gözleri kankırmızı deniz dibinde kumun
Suyu arayan balık kabuğundan sıyrılmış
Bir savaş ki, güneşi incitiyordu renkler
Gece ay ve yıldızlar tahtırevandı sessiz
Böyle bir ıstıraba dûçâr olmamıştı yer
Her ân bir şeb-i yeldâ; dert hissiz, devâ hissiz
Cânân helâkti dağlar arakasında, can helâk
Şerha şerha irindi, sadece kandı sîne
Lâlezâr oluyordu sonunda her infilak
Sanki bütün melekler katılmıştı âyine
Hiç kimse senin kadar
yakıştıramamıştır hüznü kendine
Hüzünler ki aşkın ve şiirin
yıllanmış sarabıdır
damıtılmıştır acıların imbiğinden
Hüzünler ki şairlerin yüreğiden uçuşan
sararmış çiçek tozlarıdır
Biraz da şairlere özgüdür hüzün
Bozkırın yalımına direnen
solgun bir gül gibi yüzün
Acının, sabrın ve yalnızlığın
sessizliği sararıyor
BİR ZAMAN YOLCUSU: SELİM PUSAT (RUH ADAM ROMANI)
Ruh Adam, Atsız'ın tarihî romanlarına göre hayli değişiktir; bir tür post modern romandır. Bu sebeple romanı incelerken biz de farklı bir yol izlemeyi tercih ettik.
Selim Pusat'ın ve Romanın Hikâyesi: Selim Pusat adını ilk defa 08 Haziran 1951 tarihinde, Orkun dergisinin 36. sayısında