Gülay

İki insanın birbirine söyleyecek sözünün kalmaması diye bir şey var
Reklam
Beni hala seviyor ve muhtemelen bundan sonra başka birini sevemeyecek. Bana öfkeli de değil çünkü iki insan birbirini gerçekten sevdiyse aralarında gerçek bir öfke olmaz. Kızgınlık evet intikam arzusu evet ama öfke şiddetli hesapçı pusu kurmuş bir öfke hayır bu mümkün değil.
Korkarız, çünkü kibir yüzünden hayatın hediyesini almaya cesaret edemeyiz. Bir insanın kayıtsız şartsız sevilmeyi kabul etmesi büyük cesaret ister. Kahramanlık değilse bile cesaret. Çoğu insan sevgini almayı ne de vermeyebilir. Çünkü ödlektir, kibirlidir ve korkuları vardır

Reader Follow Recommendations

See All
Doğru insan yok, yanılsamalar uçup gidiyor ama ben onu seviyorum ve bu başka bir şey. Birini sevdiğin zaman, onunla ilgili bir şey duyduğunda ya da onu gördüğünde kalbin daima küt küt atar. Bana göre her şey geçicidir, sevgi hariç.
Doğru kadın ve doğru erkek diye bir şey yoktur. Ne yeryüzünde ne de cennette. Öyle biri, öyle tek bir kişi yoktur. Sadece insanlar ve her insanın içinde bir tutam doğru insan var ama kimsede bizim diğerinden beklediğimiz, umduğumuz şey yok. Kusursuz insan diye bir şey yok ve o mutluluk veren harikulade tek adam aslında hiç var olmadı. Sadece içlerinde ışık kadar moloz da olan insanlar…
Reklam
….. Bir insanın hayatta deneyebileceği en zor şeyi denedi. Ne yaptı biliyor musun? Aklıyla bir duyguyu öldürmek istedi. Tıpkı insanın sözler ve prensiplerle bir dinamit parçasını patlamamaya ikna etmesi gibi. Neredeyse imkansız ve bu insan bunu yine de denedi. Neden mi? Ruhunu kurtarmak için, onsuz yaşayamayacağı özsaygısını kurtarmak için…..
Birini sevip onunla yaşayamayacağını bilmek, en büyük acılardan biri
Gülay

Gülay

, started reading a book
İşin Aslı, Judit ve Sonrası
İşin Aslı, Judit ve SonrasıSandor Marai
8.3/10 · 2,049 reads
288 syf.
·
Not rated
·
Read in 9 days
İçimizdeki İnsanlar
İçimizdeki İnsanlarŞeniz Ünal
8.2/10 · 264 reads
Hayat, bir toplayıp bir dağıttığın sonu olmayan bir süreç
Sayfa 285Kitabı okudu
Reklam
Yaşarken kıymetini bilmediğimiz her an, sonrasında nasıl da yük oluyordu bize. Ertelenen, o an önemsemeyip geçiştirlenen her şey sonrasında nasıl da ağır bir yük gibi biniyordu omuzlarımıza. Ve her an nasıl da değerliydi, her anın değerini o an kavramak da öyle…
Sayfa 242Kitabı okudu
Anne olmak ne çok şey yüklüyordu kadınların omuzlarına. Hele iki çocuk annesi olmak… Ne yapsan ne etsen ne kadar koştursan da hep bir şey eksik kalıyordu. Özellikle sosyal medyanın hayatımıza girişinden sonra daha da arttı anneliğin ağırlığı. Sosyal medya hesaplarında sürekli çocuklarıyla mutlu pozlarını, yaptıkları pastaları, yemekleri paylaşan ve bunu kazanç haline getiren “fenomen” anneler yüzünden, gerçek anneler kendi anneliklerini daha da sorgulamaya başladı. Yetmiyorum, yetişemiyorum hissi daha da arttı annelerde.
Sayfa 107Kitabı okudu
Başarı üzerine
Acaba başarı nedir? Genel kabul, her geçen gün daha rekabetçi olan dünyada “ben diğerlerinden daha iyiyim” demek diyebiliriz. Daha fazla para, yüksek mevki, daha hızlı koşmak, en iyi yemeği pişirmek, en fazla takipçiye sahip olmak vs vs… hatta en geç yaşlanmak. Sürekli aşağıya veya yukarıya doğru bir mukayese içinde olmak tam gaz hareket etmek. Peki bu başarı isteğini maliyeti nedir acaba? Maddi ve manevi olarak?
Aslında çoğumuzun problemi de aynı… Hayaller ve gerçekler arasında sıkışıp kalmış olmak. Ailenin, çevrenin, eğitimin, üzerinde yaşadığımız toprakların verdikleri ve empoze ettikleriyle kalbimizin derinliklerinin bize fısıldadıkları arasında kalmak… Kanat takıp uçma isteğinin bileğimizdeki prangalarlarla engellenmesi… Ki bu prangalar yakınlarımıza, ailemize hissettiğimiz sevgi, şefkat, sorumluluk, suçluluk gibi duygular da olabiliyor bazen…
217 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.