Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Gülay Karakaya

Gülay Karakaya
@gulaykarakaya
Sen bizim karamızı sev, akımızı seven nasılsa bulunur
Sayfa 355 - Türkiye iş bankası kültür yayınları
Reklam
Hoşgörü kötülüğe karşı gösterilirse suça dönüşür
Sayfa 215 - Can yayınları
Ölüm
Ölmenin de. Gülüyorsun ama unutma, ölüm döşeğinde resmedilmiş ya da ölürken yüce laflar söylemiş o kadar çok insan vardı ki, evet ben can çekişme esnasında insanın kendi varlığının üzerine yükseldiğine inanıyordum safça. Bir ölünün yanında bulunmak bile buna yetiyordu.
Sayfa 214 - Can yayınları

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Oysa insan kendi küçük dünyası içerisinde, kendisinden ya da çevreden kaynaklanan yıkıcılığı belirli bir ölçüde denetim altında tutabilme yeteneğine sahip olduğu halde, toplumdan kaynaklanan yıkıcılığa karşı koyabilecek güçte değil.
Sayfa 182 - Metis Yayınları
Yaşam ve Ölüm
Kendisine ayrılan zamanın sınırlı olduğunun ve bir gün yaşamının sona ereceğinin bilincinde olmak, insanı anlamlı yaşayıp yaşamadığı konusunda kaygılandırır. Anlamlı bir yaşamı gerçekleştiremeyen insan için için suçlanır ve bu duygusuyla yüzleşmemek için pekiştirdiği kaçınma mekanizmaları giderek kendisinin daha da yabancılaşmasına neden olur.
Sayfa 154 - Metis Yayınları
Reklam
Kadınlar genellikle gün içindeki zamanlarının yüzde 80’ini yaratıcı hayatlarını sekteye uğratan işler yapmaya harcayarak duyarlı olmaya çalışan sanatçılardır.
Sayfa 215
Bakış Açıları
Eğer Yaradılış kitabını Havva yazmış olsaydı, insan türünün ilk aşk gecesi acaba nasıl olurdu? Havva kaburga kemiğinden falan doğmadığını, hiç yılan tanımadığını, kimseye elma vermediğini, Tanrı’nın ona acı çekerek doğuracağına ve kocasının ona hükmedeceğine dair bir şey söylemediğini açıklığa kavuşturarak başlardı. Bütün bu hikayelerin Adem’in basına anlattığı yalanlar olduğunu söylerdi.
Sayfa 170
Alfonsina Storni
Düşünen kadının yumurtalıkları kurur. Kadın fikir üretmek için değil, hayatı yaşamak için değil, yarı kapalı pencerelerin ardından seyretmek için doğar. Bunları Alfonsina Storni’ye bin kere anlattılar ama o inanmadı. En çok bilinen dizeleri kadınını kafese kapatan erkekleri protesto ediyor.
Sayfa 39
İşçiler ve hizmetçiler şehrin ağzından içeri giriyor ve onun tarafından yenilip yutuluyorlar. Hafta boyunca Buenos Aires onları çiğniyor ve pazar günleri parça parça tükürüyor.
Sayfa 38
Edebiyatın özü insandır... İnsanların duygularıdır. İçinden çıktığı tohum da sahip olma isteğidir. Bir insana bir insanın ruhuna sahip olmak istediğinizde bu şehvettir. İnsanları korkutacak, onları sizin emirlerinize uymak zorunda bırakacak bir güce sahip olmak istediğinizde bu iktidardır. Paraya sahip olmak istediğinizde bu aç gözlülüktür. Ölümsüzlüğe, ölümden sonra da yaşama hakkına sahip olma istediğinizde, bu inançtır. Edebiyat da aslında tek kaynaktan, sahip olma isteğinden çıkan beş ana damardan beslenir, bunları anlatır. Öz budur.
Sayfa 68
Reklam
Kimileri dünyayı yönetir, kimileri de yönetilen o dünyanın ta kendisidir.
Sayfa 50
İnsanlar bir açıdan iyi pek çok açıdan kötüdür. Aristoteles
Sayfa 35
Felsefenin işi kurallar koymak değil, ortak aklın özel yargılarını çözmektir. Immanuel Kant
Sayfa 8
-Benimki gurur yarası. Cezamı çekiyorum. Kendi gücüme çok fazla güvendim. Kabahatim bu oldu. Yoksa senin korktuğun şey değil. Benim aradığım gençlik, güzellik gibi şeyler değildi. Seni dirilteceğimi sanmıştım. Benim için hayata bağlanırsın, diyordum. Ama sen çoktan ölmüşsün.
Sayfa 461 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Eşyalar ölü bir zamandan bugüne taşınmış, sadece kendileri canlanmakla kalmamış evin her hücresine ve içeridekilere can vermişlerdi.
Sayfa 32 - İletişim Yayınları
Sevilen kadın bütün kadınların en güzeli değil midir?
Sayfa 326
Reklam
Güven
Hele dostum, sakın karşınızdakine fazla güvenmeyin, ne sıradan olun, ne de fazla nazik. Üç tehlike: Aşırı güven saygıyı azaltır, sıradanlık küçük görülmenize yol açar, başkaları için çabalayıp durmak, gayretler davranmak da kolaylıkla sömürülmenize neden olur.
Sayfa 215
Acı sonsuzdur, sevincin ise sınırları vardır.
Sayfa 197
Hiçbir aşk ilanı, hiçbir tutku gösterisi bu çiçek senfonileri kadar güçlü bir biçimde insanı sarmamıştır.
Sayfa 164 - Bordo Siyah dünya klasikleri 2006 baskısı
sözde bilim
Akılcı düşünme alışkanlığı nadiren bütünseldir ve bunu hayatın her alanına yaymış insanlara rastlama sıklığı o kadar yüksek olmayabilir. Bir arkadaşımın tabiriyle, astrolojiyi seven, doğruluğuna ve daha pek çok batıl inanca sahip olan makine mühendisleri var; ama bu mühendislere “şu ağaç kutsaldır ve bu ağacın yaprağını dişli kutusunda bir kenara koyarsak motor verimi iki katına çıkar,” dersek en iyi ihtimalle bizi yanlarından kovarlar. Ancak yine de, bana kalırsa -ve bu dünya böyle giderse- pek çok kaybolan ya da artık rağbet görmeyen batıl inanç ve sözde bilim gibi astroloji de bir süre sonra tarihin tozlu sayfalarına gömülecek.
Sayfa 196
Kış
Berbat şey şu kış! Kötü şey, kötü! Bakma şatafatına! Bakma manzarayı İsviçre’ye çevirişine...
Sayfa 90 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Ben neden böyle yapıyorum
Ben fena bir adamım. Ben çalmayan hırsızım.
Sayfa 52 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
Reklam
Mahalle Kahvesi
Kimse cevap vermedi. Parayı masanın üzerine bıraktım. Kahveciye baktım. Başı önünde düşünüyordu. Sapsarıydı. Elleri hala önlüğünün bağlarını çözmeye çalışıyordu. Kapıyı açtım. Çekip gittim. Öğrenemedim ama, onu kahvecinin kötü hayattan çekip aldığını mı anladım nedir?
Sayfa 6 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları
İlişki
Bir ses, kısa bir zaman sonra çözüm yolunun kendiliğinden bulunacağını, o zaman yeni, mutlu bir hayata başlayacaklarını fısıldıyordu kulağına. Sonun çok çok uzaklarda olduğunu, ilişkilerinin en karışık ve en güç devresinin daha şimdi başladığını ikisi de sezinliyordu...
Sayfa 148 - Gurov ile Anna Sergeyevna
Sıkıcı Bir Öykü
Gece uyuyamaması, insanın kedini hasta hissetmesi demektir. Bu yüzden geceleri sabırsızlıkla sabahı, uyumamak hakkına sahip olacağım gündüzü bekliyorum.
Sayfa 152 - Nikolay Stepanoviç
Bahis
Bilge kişi yaptı beni kitaplarınız . Yorulmak bilmez insan zekasının yüzyıllardaki beri yarattığı her şeyi kafatasımın içine sıkıştırdım. Hepinizden bilgili olduğumu biliyorum.
Sayfa 118 - Mahpus
Sinir Bozukluğu
Vasilyev, “Her şey ne kadar yoksul, anlamsız burada!” diye geçiriyordu içinden. “Şu anda gördüğüm saçmalıkta, kafası çalışan insanda o korkunç günahı işlemek -bir rubleye canlı bir insan satın almak - isteğini uyandırabilecek ne var acaba? Parlaklık uğruna, güzellik, incelik, tutku, zevk uğruna işlenen bir günah anlarım... ama burada bunların hangisi var? Ne uğruna günah işliyorlar burada? Neyse... üzerinde düşünmeye değmez!”
Sayfa 87 - Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları