Bu adamların korktuğu tek şey soru. Soru sorulmasından ödleri kopuyor. Sorgulayanlar ise buna mecbur olduklarını hissederek, kendilerini yok etme pahasına direnişlerini sürdürüyorlar. İsa gibi, Spartaküs gibi, tarihteki birçok örnek gibi.
Çayırın ötesinden tren, anayoldan kamyonlar ve otomobiller geçiyordu, ama gene de ne kendime, ne babama, ne öğretmenime şunu sormayı akıl etmiştim: arabalar, kamyonlar, trenler nereye, hangi şehre, hangi dünyaya gidiyorlar?
Ebeveynlerim, büyükanne, büyükbabalarım ve daha uzak atalarım tarafından tamamlanmamış, cevaplanmamış halde bırakılan şeylerin ve soruların etkisi altında olduğuma kuvvetle inanıyorum. Sıklıkla, bir ailede ebeveynlerden çocuklara geçen kişisel olmayan bir karma var gibi görünür. Bana her zaman, önceki nesillerin yarım bıraktığı, tamamlamam veya belki de devam ettirmem gereken şeyler var gibi gelmiştir.
-Carl Jung, Anılar, Düşler, Düşünceler