Zor bir zamanın ardından, kitaplara adanmış bir zaman dilimi... Hayatım boyunca istediğim istikrarı otuz yaşlarında yakalamak da varmış. Bütün dünyaya küskün olduğum bir zaman diliminde elbette yardımıma kitaplar koşacaktı. Kimlerle sohbet etmedim ki o kitaplarda. Kimlerin zihninde dolanmadim, hangi mısralarda konaklamadım... öğrendiklerimi onların dilinden ifade etmem gerekiyor belki de! Kâh bir maceraya atıldım kâh bir viranede kaldım. Zamanda eskilere gittim, zamanda geleceğe gittim. Bazen tam ânlarımı yakaladım. Paris'in en ünlü cadde ve sokaklarından Çukurova'nin sıcağına düştüm. Bazen sivri sinekler ısırdı, kâh bir çırpınışla uyanıp bir portrede buldum kendimi. Bazen alelade bir adam oldum çıktım... Yabancıydım bazen kendime hatta herkese... sevgiyi bir kelimede de anladım ama sayfalar döksem de anlatamadım. Büyülü bir rüyaydı. En samimi dost oldular. Her bir kitap, içini öyle bir açtı ki... Ne acılara şahit oldum. Ne onulmaz yaralara... Bazen bir sokağın kokusunu hissederken, dalgın bir düşüncede denize açıldım. Boğuldum, yaşadım ya da yaşamaya çalıştım. Sonucta insandım. Ülke kurtardım, hayatlar perişan ettim. Yıkımlar döndü zihnimde, ağaçlar yeşerdi, tıpkı umutlar gibi... Belki sadece umutlardi yeşeren ama ben git gide solarken. Sözün özü, ben büyülü bir dünyaya şöyle bir seyre çıktım. Biliyorum ki daha nice böyle güzel dünyalar var. Okumak güzel, anlamak güzel, anladıkça farkina varmak çok güzel. Kurşun sıksan geçmez gecelerde yolları aydınlatan kitaplardı ve iyi ki varlar. Özletecekler kendilerini ve ben de özleyeceğim. En, en çok da kayıtsız şartsız bir gülüşü özleyeceğim...