Bedia Tuncer 1961-1964-cü illərdə Bakırköy Ruh və Sinir Xəstəlikləri Xəstəxanasında personala savadlılıq təhsili verib. Digər tərəfdən, o, ruhi xəstələrin qayğısına qalaraq, ruhi xəstələrin yazdığı şeirləri tərtib edib, bu şeir kitabının nəşrini təmin edib. Ola bilsin ki, çap olunan ilk və yeganə şeir kitabı olsun, hekayəsi baxımından poeziya
Medyum, konusu değil de bir karakterinin yaşam biçimiyle komiğime giden ve aklıma ülkemizin efsanelerinden Müslüm Gürses’i getiren bir kitaptır. Stephen King’in aynı zamanda üçüncü kitabı olan bu romanda, Jack Torrence karakterinden bahsedeceğiz ve Müslüm Gürses bağlantısını açıklayacağız.
Jack Torrence alkolik ve sinirli biridir. Bu sorunlar yüzünden de işini kaybeder. Daha sonra alkolü bırakarak kendisini ve aile hayatını yeniden düzene koyma çalışmalarına girişir. Burada da Müslüm Gürses’in meşhur Güldür Yüzümü filmindeki (şarkısı da efsanedir) tıp tarihine geçen efsane Sütle Alkol Tedavisi sahnesini hatırıma getirdi sürekli. Bayağı tebessüm ettik, mekanı cennet ola.
Jack Torrence ise bu alkol bırakma ve hayatını düzene koyma çabalarına devam olarak kendine dağ başında lüks bir otel seçer. Amacı kitabını tamamlamak, kendini temizlemek ve kış ayı olduğu için kimse yokken kafasını dinlemektir. Ayrıca bir tanıdığı vasıtasıyla otelde de çalışmaya başlamıştır bu süreçte. Tabii aynı zamanda otelin karanlık geçmişi de devreye girecek ve bizlere iyi bir gerilim sunacak.
Çok beğenilmiş, filmi de çekilmiş bir yapıt olsa da Stephen King kitaplarının yeni nesil filmlerinin çekilmesi gerektiğini düşünenlerdenim ben. 40 yıl, 50 yıl önceki çekimler ve verilmek istenen hava pek oturmuyor. Yeni bir okuyucu filmine bakmak istese, THE IT gibi bir yapım dışında seyrederse büyük ihtimalle yazarı okumaz. Bu konunun da üzerine eğilmelidir derim.
Bunun dışında anlatacak bir şey kalmadığına göre, saatlerden bağımsız olarak ben biraz yatayım. Hepimize keyifli okumalar..
