"İnsanın durup dinlenmek istediği yerde huzursuzluk, barışı aradığı yerde savaş vardı ; yazgıdan kaçılmıyordu. Bu bozuk dünyada tek sığınak , huzur ve avuntu duaydı. Çünkü dua olağanüstüydü. Korkuyu büyük bir vaatle uyuşturur, ruhun ürküntüsüne toplu dualarla uyku verir, yürekteki ağırlığı kendi kendine mırıldanan kanatlarla yukarıya , Tanrı'ya çıkarırdı ; bu yüzden zor zamanlarda dua etmek iyiydi , birlikte dua etmek daha da iyiydi, çünkü birlikte omuzlanırsa güçlükler hafifler ve iyiliklar bağlılıkla yapılırsa Tanrı katında daha iyi olurdu ."
"Bir insanın kendi yaradılışının eğilimlerine karşı koyabilmesi zor iştir , dedi."Ama yapılabilir : Kendimden biliyorum bunu. Tanrı bize , bir dereceye kadar, kendi yazgımızı yazabilme gücünü vermiş. Arada canımız bize yasak olan bir besini çeker , ayaklarımız bizi yanlış yollara sürüklemeye çalışır . Böyle zamanlarda ne ruhumuzu perhize koymaya gerek var ,ne de durağan kalmaya . Yapacağımız iş ruhumuza başka türlü bir besin bulmaktır:Yasak olan meyve kadar doyurucu, ama daha temiz,daha yararlı bir şey . Ayaklarımızı daha doğru yola çevirmeliyiz: Öteki yoldan daha çetin bile olsa aynı derecede geniş , oyalayıcı bir yol bulunabilir...
"Cahil kişilerin ruhu gübrelenmemiş , sürülmememiş topraklar gibi katıdır. Önyargılar bu ruhlara , kaya diplerine biten otlar gibi sımsıkı yapışır , inatla büyürler . Bunları söküp atmak , kökünü kurutmak zor mu zordur ; bunu biliyordum .